web analytics
Ekşi Sözlük’te adıma açılan başlıktaki bir yoruma cevabım

Ekşi Sözlük’te adıma açılan başlıktaki bir yoruma cevabım

Ekşi Sözlük'te adıma açılan başlıkta eski bir öğrencim yorum yazmış. Belki bu bloğu takip ediyordur görür belki de yıllar sonra ...

Bu şirin adacığımızın mekanı Burgazada ile Heybeliada arasıdır. Adı da Kaşıkadası. İlginç ama önceden de pide diyorlarmış. Kaşıkadası diğer adalardan farklı. Bu civardaki bütün adalarda  bir şekilde tarihi kalıntılar mevcutken, bu adada bir tane bile yok. Çünkü,Bizans diğer adaları sürgün yeri olarak kullanıyorken bu adayı hiç kullanmamış. Yine diğer adalar yapılaşmaya açılmışken, Kaşıkadası  ne Osmanlı döneminde ne de Cumhuriyet döneminde yapılaşmaya açılmamış. Bir ara otel yapmaya […]

  Mısır Firavunu 3.Tutmosis Mezopotamya’yı fethedince zaferini göğe olanca heybetiyle uzatmak ister. Çünkü bu zafer, anıtı dikilesi bir zaferdir. Ve bu kudretli dikilitaşı yaptırır Mısır’ın kudretli firavunu Tutmosis. İşte o zaman başlar taşın kudretle dolu hikayesi. O  bir taş değil gücün simgesidir artık. İstanbul’un kurucusu Büyük Konstantin bir mektup yazar  Mısır’a. Mektup aynen şöyle biter: “…taşı göndermeniz yerinde olur.” Ama Mısırlılar yerinde olmayanı yaparlar ve yar etmezler biricik […]

İstanbul henüz araba ve fabrika seslerine teslim olmamışken onlar bu kentin sesiydiler. Gece olunca usta bir simyacı tavrıyla yaklaşırlardı, kavun çekirdeğinin, ayvanın,elmanın, narın,zambağın yanına. Ve özenle hazırlarlardı karışımlarını. Sabah olunca da karcı ve buzcu esnafın kapılarını çalar, bol miktarda kar ve buz alırlardı. Vakit öğleyi gösterdiğinde akşamdan hazırladıkları karışımı, kar kuyularından gelen karla ve buzla iyice kararlardı. Soğuk güğümü sırtlanırlar ,bardakları mermiler gibi beline dolarlar […]

Osmanlı da İstanbul’un rengarenk olmasının nedenlerinden biriydi İstanbul esnafı. Esnafın arasında en renklisi ise kılığı kıyafetiyle,bağırtısıyla  “gezici esnaftı”  yani “sokak satıcıları”. Sokak satıcıları içindeyse  simitçilerin özel bir yeri vardı. Çünkü  onlar günümüzdeki  fast-food?un yüzlerce yıl öncesinde ki temsilcileriydiler. Evinden uzak  olanların açlığına her defasında o ses yetişirdi : simitçiiiiiii Öyle her fırın yapamazdı simiti, özen isterdi,dikkat isterdi,ustalık isterdi simit yapmak. Beylerbeyi, […]

Briç İngilizce de köprü anlamına geliyor. Ama o köprü şu yada bu köprü değil. Galata Köprüsü. Tarih 1854’dür. İngiltere Rus yayılmasını kendi çıkarlarına aykırı gördüğünden Osmanlı-Rus savaşında Osmanlı’ya yardım etme kararı alır ve Rusya’nın üzerine sayısı 100 bini aşan asker gönderir. Bu askerlerin yaklaşık 14 bini ise İstanbul’da kalmaktadır. Kaldıkları bölgede “sur içi” diye tabir edilen ve şu an Fatih diye bilinen bölgedir. İngiliz […]

Bu pas tutmuş kapıyı sen ben bilmeyiz de, bu ülkenin entellektüel hayatının can damarları çok iyi bilirler. Hatta çok iyi tanırlar bu kapıyı. Belki gecenin kör karanlığında çıkardığı ürpertici gıcırdıtan belki de sertçe, demirden bir sesle yüzlerine kapanmalarından. Kimler mi ? Nazım Hikmet, Necip Fazıl, Aziz Nesin, Can Yücel, Orhan Kemal, Çetin Altan, Kemal Tahir, Yılmaz Güney… Bu kapı Sultanahmet Cezaevi’nin hücre kapısı. Sultanahmet Cezaevi 1996’da lüks bir otele dönüştürülünce cezaevinin hücre kapısını da […]

Eğer daha önce Sultanahmet Cami’sine  gitmişseniz, bahçenin içinde yapayalnız duran bu koltuk  muhtemelen dikkatinizi çekmiştir. “Bu da neyin nesi”  kabilinden merakınızı cezbetmiştir. Çevredeki ahaliye de  koltuğun ne olduğuna dair  bir soruyu muhtemelen sormuşunuzdur. Ve muhtemelen de sorduğunuza pişman olmuşunuzdur. Çünkü bu koltuk  popüler bir koltuk değil. Onun için de herkes bilmez. Ama tarihinde hep  popüler olan şeylere tanıklık etmiş. Çünkü bu koltuk, Bizanstaki popülaritenin bir numaralı merkezi olan  […]

Muhalefetin  “çingeneden sadrazam yaptılar”  diye aşağılamasına maruz kalacak  kadar halktan çıkma biri. 1900’de orta kademe bir posta memuru. 1917’de devletin en tepesinde bir sadrazam. İttihat ve Terakki Partisinin sayısız  “genç liderler”inden  en tepedeki üç paşasından biri. Ve bu çok tartışılan üç isimden, tartışmasız en tartışılanı. Çünkü çok tartışılan Ermeni tehcirinin bir numaralı adamı. Deyim yerindeyse mimarı. Geldiği yeri unutmayıp , lüks ve şaşalı sadrazam konaklarını değil […]

Dile kolay tam yedi dil biliyor, Tanzimat sonrası edebiyatımızın ilk kadın şairi olmak gibi ciddi bir ünvana sahip ve çok da güzel. Yukarıdaki konak işte  bu entellektüel kadının hayatının bir kesitine tanıklık etmiş . Kimi zaman şiirlerini burada kaleme almış Şair Nigar Hanım, kimi zamansa bahtsız evliliği için burada ağlamış. Şair Nigar Hanım için hayat epey erken  başlamış. 1872’nin bir Aralık günü, Mehmet İhsan […]

Bu kim diye sorsam, acaba kaç kişi bilebilir? Muhtemelen hiç kimse. Serseri bir tipe benzemiyor ama serseri ruhlu biri. Hayırsız bir tipe de benzemiyor, ama on numara hayırsız bir baba. Bir saat tamircisi gözükmeyecek kadar da şık duruyor ama o bir saat tamircisi. Hem de Galata’da. Adı, İsaac. 6 yıl Topkapı Sarayı’nda padişahın saat tamirciliğini yapmış, bol bol da Galata?nın meşhur içki alemlerine takılmış. Eşinin şiddetli ısrarı […]

Yukarıdaki sebil Sirkeci’de bulunuyor. Sebilin yapım tarihi tam olarak bilinmiyor. Sadece kimin yaptırdığı biliniyor. Yaptıranda Mirimiran Mehmet Paşa’dır. Mirimiran Mehmet Paşa birara Rumeli Beylerbeyliği yapmış,1589’da da ölmüş. Ölüm tarihine bakarak sebilin 1570-1580’li yıllarda yapıldığını tahmin edebiliriz. Sebilin adı Muradiye. Aslında bu sebile Mehmediye demek gerekiyor. Çünkü yaptıran Mirimiran Mehmet Paşa. Ama tarih çoğu zaman adaletsiz. Sebil yaptıranın adıyla değil de tamir ettirenin adıyla anılıyor. Tamir ettiren de 1876’da […]

         Galata’da  Unkapanı Köprüsü’ne doğru giderken hemen sağ sokakta bir  caminin minaresi sizi heybetiyle karşılar. Düşsel bir şey sanki evlerin arasından göğe doğru uzanmaktadır. Büyüyle beraber bir şaşkınlıkta yaşarsınız. Çünkü daha önce bu yapıda bir minare görmemişinizdir. Görmemeniz doğaldır çünkü o bir minare olarak değil çan kulesi olarak yapılmıştır. Camiye çevrilince de çan kulesi kaldırılmış üzerine külah yerleştirilmiştir. Her ne […]

Burada saçların her teline bir galon içilir. Gözlerin her rengine bir şarkı seçilir. Burası Agora Meyhanesi         Yukarıdaki resmi görüp  bu sözler bu köhne yer için mi yazıldı diye sorulabilir? Aslında, hem evet hem hayır. Çünkü bu meyhanenin hikayesi  biraz karışık. 1890’da bir Rum olan kaptan Asteri , Balat çarşısında bir meyhane açar. Meyhanesine de Rumca “meydan” anlamına gelen “Agora”  adını  koyar. […]

Haliç kıyısında Balat’a doğru giderken kıyısında bucağında hiçbir yapının olmadığı, park içinde adeta yalnızlığı mahkum edilen bir kiliseyle karşılaşırsınız. Eğer bir de mevsimlerden baharsa ve topraktan laleler, ağaçlardan çiçekler fışkırmaktaysa bir kilisenin yanı başında değilde bir düş ülkesinin kıyısında olduğunuzu sanırsınız. Aslında çokta yanılmazsınız. Hem tarihiyle gerçek bir yapının hem de efsanesiyle bir masalın yanı başınızdasınızdır. Efsaneye göre Bulgarlar 19. yüzyılda bir kilise yaptırmak isterler. Osmanlı der […]

   Toplam 11 kez Yunanistan lig şampiyonu olmuş. 13 kezde Yunan kupasını kaldırmış. Yunanistan’ın kalbursütü takımlarından . Adı AEK . Arması Bizans  kartalı . Rengi sarı-siyah. Tıpkı İstanbulspor gibi Beyoğluspor gibi. Tesadüf mü yoksa tanrının bir hikmeti mi? İkisi de değil. Rum kökenli bir bankacı olan Kostas Vasiliadis 1914 yılında Peraspor kulübünü kurar. Kulüpte yöneticiler, oyuncularda Rumdur. Kulüp kısa zamanda İstanbullu Rumların kulübü olarak ünlenir. Türkiye, Kurtuluş Savaşı yıllarında Yunanistan’la savaş […]

Yukarıdaki sert adam , tek parti yönetiminin ideolaoglarındandır. Haliyle demokrasi ile arası pek iyi değildir. Çünkü o, Libya’da, Balkan Harbi’nde, 1.Dünya savaşında bulunmuş “sert”  bir askerdir. 1925 yılında yaptığı İçişleri Bakanlığı’nı bırakmıştır. Nedeni Başbakan Fethi Okyar’ın Şeyh Sait İsyanı’nı bastırırken  “yumuşak”  davranmasıdır. Aralıklarla dört defa CHP’nin genel sekreterliğini yapar. Zamanla parti içinde çok güçlenir. Atatürk ve İnönü’den sonra partinin üçüncü adamı olarak sivrilir bir ara. Faşist İtalya’nın ve […]

                               Yıl 1940’tır. Bursa Cezaevi’nde Nazım Hikmet’le tanışır ve yazdığı şiirleri ona okur. Nazım şiirleri güzelce dinler ve sonra da bir güzel azarlar onu  ‘sen şiir yazmayı bırak’ der Nazım, “yazacaksan roman yaz.” O andan sonra şiiri bırakır. Toplam 27 roman yazar. 27 romanın 17 sini de bu küçük, yeşil, yoksul evde yazar. Hatta  izlenme rekorları kıran Hanımın Çiftliği  dizisi bile biti bile eksik olmayan bir yoksullukla […]

Yukarıda ki fotoğraf  bir müzenin ziyaretçi defterinden Şubat 2010’da çekildi. Defter de şunlar yazılı: “Bugün bu müzeyi görebilmek için biz okulu astık. Değerimizi bilin. Ve çok beğendik! ” altta sekiz isim ve üç imza. Anlaşılan bir grup liseli müze gezebilmek için okulu asmışlar. Gezileri bitince de ziyaretçi defterine yaptıkları anlamlı kaçamağı  not etmiş ve “değerimizi bilin”  diye eklemişler . Herkesin okulu asıp kafelere gittiği ya da […]

1652 de Afrika’nın ücra bir köşesinde açlığı ve susuzluğu gören bir zenci  olarak doğmuş. Küçük yaşta hadım edilmiş ve esir olarak İstanbul’a gönderilmiş. 1704’te  hacı olmuş. 1720’lerde de kızlarağası. Yani sarayın 3. adamı. Kim?

Sayfalar:«1...1617181920212223

RSS yapılandırılmış değil.

———————————————————–

————————————————————

———————————————————-

———————————————————-

———————————————————

———————————————————

———————————————————

——————————————————–

————————————————————

——————————————————–

———————————————————

———————————————————–

——————————————————-

———————————————————–

E-mail adresinizi yazın

yeni yazılar posta adresinize gönderilsin
(E-posta adresinize gönderilen linki tıklamayı unutmayın)

——————————————————–

————————————————————

YAZI ETİKETLERİ

———————————————————-

———————————————————–

Yazıların ve fotoğrafların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

————————————————————–

Bu sitede emeğe saygı esastır