Biri, şapkasını çıkarmış bel hizasında tutuyor ve oldukça da güçlü, vakur görünüyor. Diğeri, ellerini önünde bağlamış mütevaziliğinden ödün vermiyor. Birinin adı, Mihail Vasilyeviç Frunze‘dir. Bir çiftçi çocuğu olarak 1885’te Bişkek’te dünyaya geldi. Bolşevik Parti’ye katıldığında 19 yaşındaydı. Siyasi faaliyetlerinden dolayı yüksek öğrenimini yarıda bıraktı. 1906’da Lenin’le tanıştı. Sonrasında Çarlık yönetimi tarafından tutuklanarak kürek cezasına çarptırıldı. Yaklaşık 10 yıllık hapis hayatından sonra firar etmeyi başardı ve Minsk’teki Bolşevik […]
“Roma için iyi olan dünya içinde iyidir?” diyebilecek kadar güç manyağı bir devlettir Roma. Kendini dünyanın merkezine oturtması da bu yüzdendir. Roma, gücü diliyle yakaladığı kadar yapılarıylada anıtsallaştırır. Güç , görkem ve anıtsallık kudretli ve haşmetli Roma’nın taptığı üç sihirli kavramdır. Sultanahmet’te bulunan aşağıdaki taşın kenarındaki yazıya bakıp, taşı Roma’nın diktiğini sanmayın. Roma böyle taş dikmez. Çünkü Roma?nın ne adına ne de namına yakışır, bu […]
Bizans’ın Hipodromu. Osmanlı’nın At Meydanı. Cumhuriyet’in Sultanahmet Meydanı, 3 dikilitaşla süslüdür. Bu dikilitaşlardan yaklaşık 10 tane varmış. Ama 3 tanesi kalmış. 3’ü de 3 çarpıcı hikaye bırakmış. En eskisinden başlayalım. Gücün simgesinden hokkabazlara uzanan bir hikayesi var Mısır Dikilitaşı‘nın. Ayrıntısı için tıklayın: Dikilitaş”ın Kudretle Dolu Hikayesi Yılanlı Sütun ise adeta Tarihin Belleğine Çakılan Bronz Bir Çivi. […]
Aynı boyutta onlarca çelik borudan oluşarak, göğe dimdik uzanmaktan başka hiç bir fiziki özelliği yok. Şöyle bir bakıp geçenler, derinliğini bilmeyenler için hepsi bu işte: Bir yığın çelik boru. Peki bir de şöyle düşünseniz nasıl olur. Bir tarafa, Cumhuriyetin 50.yılını, Cumhuriyetin kalkınmacı modernleşmeci iddiasını ve Beyoğlu’nun o ünlü karmaşasını koyun. Diğer tarafa da, para kazanmak için yapmak zorunda kaldığı heykelleri öğrencilerine “gözünüz kirlenmesin” diye göstermeyen, sadeliği ön plana çıkartan, ve […]
Dünyanın ilk coğrafyacısıdır Strabon. Yani coğrafya Strabon’la başlar denilebilir. Ondan önce coğrafyayla ilgilenenler yok mudur peki? Vardır elbette. Ancak gezdikleri yerlerin sadece ilgi çekici yönleriyle ilgilenmiştir onlar. Fiziki koşulların ülkelerin kaderlerini etkileyebildiklerini ispatlamaya çalışan ve bunu bilimsel olarak tasarlayan ilk Strabon’dur. Çok gezer Strabon. Gezdikleriyle de bolca övünür. Hiç de mutevazi seyyahlardan değildir yani. Sanki, dünya için önemli bir şey yapmış olanın […]
Altı üstü bir boğa heykeli dersiniz. Ve yanından geçer gidersiniz. Ya da uzun uzun bir arkadaşınızı beklersiniz. Muhtemelen geçmişini de hiç merak etmemişinizdir. Çünkü tarihi eser gibi durmadığından tarihsel kimliği yokmuş gibi gelmiştir. Oysa, hiçte öyle değildir. İstanbul?un en yaşlı heykellerindendir. Tam 147 yaşındadır. Fransa?da yapılmıştır. İstanbul’a gelişiyse, Lenin2in, Rusya’da Komünist devrimi ilan ettiği yıla denk gelir. Hikayesi başka bir yazımın […]
Beton ve demirden oluşan bu heykel, şimdiler de pek birşeye benzemiyor ama bir zamanlar balyoz sallayan güçlü bir işçi heykeliymiş. Ve bu ülkede hiçte az olmayan vandallar demişler ki “bu heykel elinde çekiç tutuyor, bu heykel komünisttir.” İlk önce parmaklarını kırmışlar, sonra da balyozunun sapını. Vandallar bunu yeterli bulmamışlar…Ziftle de yüzünü boyamışlar. Şimdi kafası yok, kolları yok, ayağının biri yok. Ama vandalların unuttukları birşey var. Betondan bir heykele zarar verebilirsiniz, kafasını,kolunu,ayağını […]
Mısır Firavunu 3.Tutmosis Mezopotamya’yı fethedince zaferini göğe olanca heybetiyle uzatmak ister. Çünkü bu zafer, anıtı dikilesi bir zaferdir. Ve bu kudretli dikilitaşı yaptırır Mısır’ın kudretli firavunu Tutmosis. İşte o zaman başlar taşın kudretle dolu hikayesi. O bir taş değil gücün simgesidir artık. İstanbul’un kurucusu Büyük Konstantin bir mektup yazar Mısır’a. Mektup aynen şöyle biter: “…taşı göndermeniz yerinde olur.” Ama Mısırlılar yerinde olmayanı yaparlar ve yar etmezler biricik […]