Ayar derken hamur ayarı değil bildiğiniz altın ayarı.
İlk önce un, su, süt, şeker ve tuz karıştırılarak simitin hamuru yapılırdı, yapılan hamur pekmezli suya atılır,susama batırılıp fırına verilirdi.
Bir de fırından çıkan simit 22 ayar Osmanlı altını rengini almışsa,değmeyin simitçinin keyfine.
Çünkü, Osmanlı’da simitin altın kuralıydı ,fırından çıkan simitin “22 ayar Osmanlı altını” renginde olması.
Ve sonrasında sokaklara dalıp bağırmak kalırdı simitçiye: simitçiiiiii
Simitleri bitince bir daha gelirdi simitçi fırına.
Tam beş defa yapardı bunu hergün .
Her defasında da sokaklara dalar bağırırdı: simitçiiiiii
Not: Evliya Çelebi ünlü seyahatnamesinde İstanbul esnafını anlatırken,araba tekeri boyunda simitler gördüğünü söyler. Çelebi abartmış olabilir,ama şu simitleri görünce insanın inanası geliyor.