![](https://www.biristanbulhayali.com/wp-content/uploads/2016/09/Onbinlerin-dönüşü-129x129.jpg)
Bazı kitaplar için “neden daha önce okumadım?” dersiniz. Ksenophon’un kaleme aldığı “On binlerin Dönüşü” benim için o kitaplardan. Kimi tarihçiler askeri tarihi bu kitapla başlatıyorlar. Herodot nasıl tarihin babasıysa, Ksenophon’da askeri tarihin babası. Kitapla tanışmam İstanbul’la ilgili yeni projem vesilesiyle oldu. Amacım işime yarayan 40 sayfa kadarını okuyup bırakmaktı. Zira okunması gereken çok kitap var. Ama okudukça içine çekti. Bir […]
![](https://www.biristanbulhayali.com/wp-content/uploads/2016/08/eee-129x129.jpg)
Yıl 1696. Mayıs’ın 13’ü. Afyon mahkemesinde Ümmühan adlı köylü bir kız mahkemeye “Ben on beş yaşındayım”baliğa” ve “akile” olmam sebebiyle kendi adıma karar verme hakkına sahibim” diye haykırır. Evet, 319 yıl önce 15 yaşında köylü bir kız mahkemeye böyle bağırır. Daha bitmedi devamı var. Ümmühan, çocuk yaşında zorla nişanlandırıldığı Yazıcızade Mustafa ile evlenmek istemez. Ve çocuk yaşına bakmaz, haykırmaya devam […]
![](https://www.biristanbulhayali.com/wp-content/uploads/2015/01/İstanbulun-fethi-2-129x129.jpg)
İstanbul’un Fethi’ni anlamak isteyene “sur gezisi, fetihe dair derli toplu bir kitap ve bir kahve içimlik kronikler” başlıkları altında özetlenen üç adımlı bir program. Haliç’e gemiler karadan yürütüldü mü, Ulubatlı Hasan diye biri var mı, lağım savaşlarında Osmanlı nasıl yenildi, çatışmalar surların hangi bölgelerinde yoğunlaştı, İstanbul’a nasıl girildi, kente giren Osmanlılar neler yaptılar ve İstanbul nasıl imar olundu gibi popüler […]
![](https://www.biristanbulhayali.com/wp-content/uploads/2014/10/türk-mimarları-129x129.jpg)
Nasıl heykel heykeltraştan bağımsız alınamazsa İstanbul’u süsleyen yüzlerce caminin, çeşmenin,köprünün, köşkün kendisi de mimarından, mimarının hayat hikayesinden bağımsız ele alınamaz. Mimarın eserine odaklanıp mimarı ihmal ediyoruz genelde. Oysa hepsinin birbirinden ilginç hikayesi var. Ve her hikaye ister istemez yapılan eserin içine siniveriyor. Kümesten Selimiye Camisi’ne Mimar Sinan’ın muhteşem camiler yapmak gibi bir ideali olmasaydı, kendisine teklif edilen başmimarlığı bekli de […]
![](https://www.biristanbulhayali.com/wp-content/uploads/2014/09/cami-129x129.jpg)
İstanbul’un kentsel mimarisine merak salanlar için mimari terimler çoğu zaman can sıkıcıdır. Çünkü hangi mimari terimin yapının neresine denk düştüğünü çoğu zaman kavrayamazsınız. Mesela bir cami içine girersiniz, elinize bir rehber kitap alırsınız kemerlerden, sütunlardan, ana, yarım ve çeyrek kubbelerden, kasnaklardan, fil ayaklarından, ağırlık kulelerinden ve bunların birbiriyle olan bağlantılarından bahseder durur. Okursunuz ama tüm bunların birbiriyle bağlantısını kurmanız zordur. […]
![](https://www.biristanbulhayali.com/wp-content/uploads/2014/09/boğazın-beş-efendisi-3-129x129.jpg)
Romalının sakalı ilk önce balığa adını vermiş, balıktan da fasulyeye geçmiş. Yani biz adı barbunya olan balıktan da fasulyeden de bahsederken meçhul bir Romalı’nın sakalından bahsediyoruz. Kınalı, çenesinin altında çift sakalı olan balığa Romalılar barbatus demişler. Sakallı balık yani. Çünkü, barba Roma’da sakal anlamına geliyormuş. Kelime ilkin Yunanca’ya oradan da barbunya olarak Türkçe’ye geçmiş. Sakallı balık barbunya kınalı olduğundan […]
![](https://www.biristanbulhayali.com/wp-content/uploads/2014/09/istanbul-ve-İzmirde-İsveç-izleri-129x129.jpg)
İsveçlilerin İstanbul ve İzmir’deki tarihsel izlerini mercek altına alan “İstanbul ve İzmir’de İsveç izleri” içinde onlarca ilginç hikaye barındıran bir kitap. İçlerinden biri var ki günümüze yansıyan bir Türkiye trajedisi namzetindedir. 1750’lili yıllarda Osmanlıda İsveç elçiliği yapan Celsing, bir Türk kızına aşık olur. Birgün Boğaziçi gezisi yaparlarken gemi Üsküdar açıklarında fırtınaya yakalanır ve batar. Kız ölür, Celsing’se kurtulur. Buraya kadar […]
![](https://www.biristanbulhayali.com/wp-content/uploads/2014/08/istanbul-işgali-kitap-2-129x129.jpg)
İstanbul, 1. Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında Kasım 1918’den, Türk ordusunun İstanbul’a girdiği Ekim 1923 yılına kadar yaklaşık 5 yıl İngiliz, Fransız ve İtalyan askerlerince işgal edilmişti. O 5 yıl, Galata Kulesi’nin tepesinde İngiliz, Fransız ve İtalyan bayraklarının dalgalandığı yıllardı. O 5 yıl, işgal güçlerinin İstanbul sokaklarında külhanbeyi edasıyla dolaşıp, güya asayişi berkemal eylediği yıllardı. O 5 […]
![](https://www.biristanbulhayali.com/wp-content/uploads/2014/08/Modern-İstanbulun-doğuşu-129x129.jpg)
İstanbul ve imar, iki kadim dosttular. Nasıl olmasınlar ki. Bizans, İstanbul’u Roma’ya rakip bir başkent yaratmak için forumlarla, saraylarla, hamamlarla, senota binalarıyla donatarak imar ettiğinde İstanbul bir anda dünya tarihinin göbeğine oturuvermişti. O andan sonra yüzden fazla ada sahip oldu İstanbul. Ruslar Çarların Kenti anlamında Çargrad dediler; Vikingliler Büyük Şehir anlamında Miklagard dediler. Ve daha onlarcası… Yıl 1453’te Fatih, İstanbul’u […]
![](https://www.biristanbulhayali.com/wp-content/uploads/2014/06/5-İstanbul-kitabı--129x129.jpg)
Dedikodu Erkeklerin yazdıkları seyahatnameler fazla siyasi. Nasıl söyleyeyim, biraz odun gibi. Kadınların yazdıklarında ise hayata dair her şey var. Bu minvalde tavsiye edeceğim ilk kitap çok etkileyici bir kadın olduğu herhalinden belli olan La Baronne De Fontmagne adlı bir Fransız kadının İstanbul gözlemlerinden oluşuyor. Bayan Fontmagne 1850’lili yılların İstanbul’unu “Kırım Harbi Sonrasında İstanbul” adlı kitabında akıp giden bir nehir tadında, anlatmış. […]
![](https://www.biristanbulhayali.com/wp-content/uploads/2014/06/istanbul-suları-129x129.jpg)
Bizans’tan İSKİ’ye çok sular akmıştır. Burhan Oğuz “Bizans’tan Günümüze İstanbul Suları” adlı kitabına işte bu beylik sözle başlamış. Tarihin bir su gibi bir süreklilik bir devam olduğunu; bir sonraki uygarlığın bir önceki uygarlığın yapılarını, temellerini kullanarak yükselen bir tür dayanışma olduğunu tek cümlede özetliyivermiş: Bizans’tan İSKİ’ye çok sular akmıştır. Kadim sorun: İstanbul’da su İstanbul’da su, her zaman sorundu. Tatlı su […]
![](https://www.biristanbulhayali.com/wp-content/uploads/2014/06/istanbul-sur-kapıları--129x129.jpg)
Yeni çıktı. Bir buçuk aylık ya var ya yok daha. İstanbul’un sır kapılarını pardon sur kapılarını aydınlatıyor. Sır kapıları diyorum, yığınla hikaye saklıyor çünkü. Lakin milyonlarca hikaye girdi çıktı bu kapılardan. Ne kadarını biliyoruz: Üç, beş, on, yüz, bin, belki binbeşyüz ama olsa olsa en fazla üçbin beşbin. Milyon nire, beşbin nire. Onun için İstanbul’un sur kapıları aslında sır kapıları. […]
![](https://www.biristanbulhayali.com/wp-content/uploads/2014/02/sait-faik-ve-istanbul-129x129.jpg)
Dün Kadıköy Eminönü İskelesi’nde bulunan İstanbul Kitapçısından Sait Faik’in İstanbul’u adlı kitabını aldım. Çünkü ikinci dönem okulumuzda yapacağımız 4 yazarın İstanbul’daki izlerini süren “Yazarlar şöleni ve İstanbul” adlı gezi programının 8. sınıf ayağı “Sait Faik Abasıyanık ve İstanbul” adını taşıdığı için bir göz atmakta yarar vardı. Nisan ayında yapacağımız bu gezide, öğrencilerimizle beraber hem bir Sait Faik okuyucusu olacağız hem seyyah […]
![](https://www.biristanbulhayali.com/wp-content/uploads/2014/01/istanbul-kitap-katalogu-2-129x129.jpg)
Bu katolog PDF formatında olup, 156 sayfadan oluşuyor. Katalog, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, kültür, sanat ve turizm hizmetleri sunmak üzere kurulmuş ticari amaçlı bir anonim şirket olan Kültür A.Ş.’nin yayın kataloğudur. Katalogta 145’i kitap, 17’si müzik cd’si, 11’i belgesel dvd olmak üzre toplam 173 eser tanıtılıyor. İki ayrı adreste toplanan PDF formatlı kataloğun ilk yarısına ulaşmak için BURAYI, diğer yarısına […]
![](https://www.biristanbulhayali.com/wp-content/uploads/2012/10/mimar-sinan--129x129.jpg)
Sai Çelebi. Doğma, büyüme ve ölme İstanbullu. Mana ve kavramı resme dökmekte ünlenmiş bir nakkaş. Zamanın şairlerinin bir kısmını mizahi ve alaylı bir üslupla hicvetmede ünlenen, divan sahibi bir şair. 1580’li yıllarda Sai Çelebi benim yaşlarımda (30 civarı) Mimar Sinan’sa 90’larındadır. İşte, ‘artık güçsüz bir ihtiyar olmuş tarihin sayfasında ad ve şan bırakarak hayırlı dua ile anılmak isteyen’ Mimar Sinan ‘kırık kalpli, değersiz, […]
![](https://www.biristanbulhayali.com/wp-content/uploads/2012/09/toplumsal-tarih-dergisi-129x129.jpg)
Yıl 1559. Bir gemi Venedikten Dalmaçya kıyılarına yelken açar. Gemide Maria adlı bir kadın iki oğluyla, iki kızıyla beraber bulunmaktadır ve Venedik Valisi’nin başkatibi olan babalarının yanlarına gitmektedirler. Gemi korsanların saldırısına uğrar ve tüm aile esir alınır. Maria fidye ödeyerek iki kızını kurtarır. Ama iki oğlunu kurtaramaz. O iki oğul köle olarak satılırlar. Müslüman olurlar Cafer ve Gazanfer adını alırlar. […]
![](https://www.biristanbulhayali.com/wp-content/uploads/2012/06/İstanbulun-gayrimüslim-kitraplığı-2-1-129x129.jpg)
İstanbul’u her dile getirişimizde, dünya kenti dememizin nedeni ne 15 milyonu aşan nüfusu ne içinden deniz geçmesi ne de Osmanlıya payitahtlık edip o zamanlar bilinen dünyanın önemli bir kısmının buradan yönetilmesi. İstanbul’u dünya kenti yapan şey devraldığı mirası. Bizans ve Osmanlı mimarisinin iç içe geçmesi. Tarihin derin kuytularında birbirini beslemesi. İstanbul’u İstanbul yapan şey, İslam mirası olduğu kadar gayrimüslim mirası. Tek kelimeyle […]
![](https://www.biristanbulhayali.com/wp-content/uploads/2012/05/Fotoğraf-notları-129x129.jpg)
Topraklarına tutkuyla bağlılar. Bizans’ta sığınmanın, sürgünün toprağı onların vatanı. Ölümüne ısrarı. 6-7 Eylül olayları sırasında mobilya ustası olan Rum kökenli Yani, Karaköy’deki dükkanı yağmalanınca diğer akrabaları gibi kaçmaz Yunanistan’a. Karısı ile beraber Hristos Mansatırı’na sığınır. Zangoç olur sonra. Yıl 2012 hala orada. Siyah beyaz fotoğrafı, çanın altında. 60 yıl önce Diyarbakır’dan İstanbul’a göç eden Süryani teyze de ısrarla toprağına tutkuyla bağlı kalanlardan. […]
![](https://www.biristanbulhayali.com/wp-content/uploads/2012/05/Ermeniler-129x129.jpg)
Sarkis Sarraf Hovhannesyan 1740 İstanbul doğumlu Ermeni bir tarihçi. İleri derecede Türkçe ve Rumca biliyor. Neredeyse tüm ömrünü kaleme aldığı eserleri için harcamış. Bu eserlerden bir tanesi de 1800 yılında bitirdiği, hem tarihçiliğini hemde seyyahlığını konuşturduğu bir kitap: Payitaht İstanbul’un Tarihçesi. Bu kitap alanında özel bir kitap olarak kabul edilebilir. Çünkü Hovennasyan bu kitabında İstanbul’u anlatmak için farklı bir metot kullanıyor.
İstanbul’un Ermeni Mirasını Anlamak İçin Bir Okuma Önerisi: Osmanlının Gayrimüslim Tarihinden Notlar
![](https://www.biristanbulhayali.com/wp-content/uploads/2012/04/DSC0546-129x129.jpg)
İstanbul’da Ermeni mirasını anlamak demek neredeyse koca Ermeni tarihini anlamak demek. Çünkü Ermeni tarihine yön veren siyasi, idari ve sanatsal kişilikler bu kentte doğmuş, bu kentte yaşamış. İstanbul’un Osmanlıya 500 yıl başkentlik yaptığını ve 3 kıtanın buradan yönlendirildiğini düşünürsek bu durum gayet doğal görünüyor. Hristiyanlığın Ortodoks mezhebine bağlı olan Ermenilerin Osmanlı tarihinde 2 kırılma noktası var. Biri Papalığın misyonerlik […]
![](https://www.biristanbulhayali.com/wp-content/uploads/2012/03/Atmeydanı-129x129.jpg)
Bu kitap okunmalı. Ama Sultanahmet Meydanı’nında binlerce yıl bekleşen yapıların tarihini etraflıca öğrenmek için değil. Meydanı anlamak için. Meydanın ruhunu kavramak için. Çünkü bu kitap Atmeydanı’nın ya da nam-ı diğer Sultanahmet Meydanı’nın hayatını anlatıyor. Yaşanmışlıklarını. Duygularını. İnsanın nasıl duyguları varsa ondan kat be kat uzun ömürlü olan meydanında duyguları vardır. Öyle ki meydan, kah acıyı yaşar kah sevinci. Kah eğlenceyi yaşar kah vahşeti. Kah yalnızdır kah kalabalık. Meydanın 3 […]
![](https://www.biristanbulhayali.com/wp-content/uploads/2012/03/İstanbullu-Rumlar-Kitabı-129x129.jpg)
Sula Bozis İstanbullu bir Rum ve kendini Rumların İstanbuldaki mirasına, mutfağına, yaşantısına adamış bir yazar. Sula Bozis, Cibali’de Hacımihali Apartmanı’nda doğmuş. Hemen aşağısında bulunan Aya Nikola Kilisesi’nde de vaftiz olmuş. Çocukluğu Cibali ve Bakırköy’de geçmiş. Çünkü anne tarafı kuşaklar boyu Bakırköy’de yaşamış. Beyoğlu’nda bulunan Zaypon Kız Lisesi’ne kayıt olunca da Beyoğlu’na taşınmışlar. Sonrasında İstanbul Üniversitesi Felsefe bölümünden mezun olmuş. Ama […]