Bu sitede bir zamandır “ Troçki’nin Evi müze yapılsın mı? ” başlığı altında bir anket yayınlanıyor. Anket an itibari ile 2966 katılımcı seviyesine ulaşmış. İleride anket sonuçlarını detaylı bir şekilde yayınlayacağım için şimdilik sadece katılımcıların birinden gelen bir öneriyi paylaşıyorum. Öneri gayetiyle garip çünkü Troçki’nin Evi’nin AVM yapılmasını öneriyor. Kapitalizmin harıl harıl çalışan kalbi olan AVM’nin, onun 1 numaralı düşmanı […]
İlber Ortaylı’nın İstanbul’un Suriçi (Tarihi yarımada) bölgesi için söylediği sözü uzun zamandır yazacaktım ama anca sıra geldi. İlber Ortaylı’nın yaklaşık 6 ay önce gazetelere demeç verdiği ve aynen katıldığım sözlerini şimdi paylaşıyorum: “Suriçi’nin seçim sistemi dışına çıkarılması gerekiyor. Bu bölge için demokrasiden vazgeçilsin” Evet aynen böyle. Gelsin Suriçi’ni Unesco ya da Avrupa Birliği yönetsin ama halkın seçtiği Büyükşehir Belediyesi […]
Süleymaniye Camii’nim imam ve müzezzinleri, yapılan restorasyon sonrasında “Cuma namazında hutbe ve dua hiç anlaşılmıyor, ses cami içerisinde eşit dağılmıyor ” diye yakınıyorlarmış. Oysa Mimar Sinan sesi caminin içinde eşit bir şekilde dağıtabilmek, akustiği sağlayabilmekk için, kubbeye 15 santimetre ağız genişliğine sahip, 45 santimetre uzunluğunda simetrik halde dizilmiş 256 adet küp yerleştirmişti. Bu küpler içindeki hava boşlukları sayesinde mükemmel bir […]
Mimar Sinan hayat hikayesini kendi ağzından anlattığı , Tezkiretü’l- Bünyan adlı kitapta mimarlık bilgisini nasıl geliştirdiğini şöyle anlatıyor. ” Ustamın eli altında, tıpkı bir pergel gibi bir ayağım sabit olarak, merkez ve çevreyi gözlemledim. Sonunda yine tıpkı bir pergel gibi yay çizerek, görgümü artırmak için diyarlar gezmeye istek duydum.” Mimar Sinan aynı pergeli kendi mezarı içinde kullanır. Sinan, mezarını Süleymaniye […]
Büyük Konstantin. Görkemli Roma’nın büyük imparatoru. Küçük bir kasaba olan Byzantiumdan bir dünya kenti olan İstanbul’u 6 yılda yaratan adam. 274 yılının bir Şubat gecesinde Sırbistan’ın Niş kasabaasında bir askerin oğlu olarak doğar Konstantin. İdealist kimliği zamanla onu Roma’nın tek imparatoru yapar. Konstantin imparator olunca Roma İmparatorluğunun merkezini batıdan doğuya taşımak ister. Çünkü Batı o zamanlar barbar kavimlerin baskısı altındadır. […]
Dev apartman blokları arasında ezilen bu cami, Mimar Sinan’a yaraşıyormuş. Başlık Sabah gazetesine ait. Bu haberi okuyan kişi Sinan hakkında herhalde şöyle düşünür: Mimar Sinan yaptığı camilerde çevresini düşünmeyen bir garip mimardır. Öyle bir mimardır ki yaptığı camisinin, çevredeki diğer yapılar arasında sıkışıp kalmasına, ezilip büzülmesine izin verir. Oysa tam tersi. Sinan, Süleymaniye Camii’yi yaparken caminin çevresinde yapılacak olan […]
Fotoğraf kendi başına güçlü bir sanat ama yazıyla beraber sunulursa daha güçlü bir sanat. Özellikle tarihin koynunu mekan belleyen fotoğraflarda altyazı elzem gibi birşey. Bu nedenle İstanbul’a dair çektiğim kimi fotoğraflar altyazıyla beraber bu kategori altında toplanacak.
Normalde adab-ı muaşeret kurallarına her zaman riayet ederim, lakin söz konusu emek hırsızlığı olunca işin rengi değişiyor. Tepemin tası birden atıveriyor. “Çalmış” kelimesini itinayla kullanmam bu yüzdendir. Acunn.com’da bugün (12.07.2012) “Birçok Vatandaşı İlgilendiren Düzenleme Resmen Yasalaştı” başlıklı haberde, Çorlulu Ali Paşa Medresesi’nde çektiğim nargile fotoğrafı izinsiz olarak kullanılmış. Yazık mı dersiniz? Yoksa ayıp mı? Bende prensip meselesidir. Telif ücreti ödenmeyen […]
20 liranın ardında fotoğrafı bulunan bu adam Türk mimarlığının yüz aklarından. Mimar Kemalettin, Osmanlının son yüzyılında padişahın tüm mimarlık işlerini gayrimüslüm ve Avrupalı mimarlara emanet ettiği, Türk mimarların esamesinin bile okunmadığı, Türk’ten de mimar mı olurmuş dendiği bir dönemde yeni bir dille, Osmanlı-Türk tarihinden aldığı birikimle, güçle bunun böyle olmayacağını şiar edindi. Bu devran böyle dönmezdi. Dönmemeliydi. Türk mimarlığının nesi […]
Paranın ön tarafının devr-i zamanında yapılan bir toplantıda Sultan Ahmet Camii’nin ışıklandırmasının az olduğu, kubbesinin yıkılıp yeniden yapılması gerektiği söylenince toplantıyı terketmiş paranın arka tarafındaki adam. Hem de ağlayarak. Taklide karşı çıkıp, eski ile yeninin sentezini savunan, tüm ömrünü mimaride yerli bir dilin, Osmanlı-Türk dilinin oluşması için harcayan bir mimar o. Avrupa mimarisinin çok katlı apartman planları üzerine Osmanlı’nın çinilerini cephelerde kullanıp, […]
Bir zamanlar uğruna can verilen tarihi eserleri, müzelerin içine hapseden değişim değil midir? Resime muhalefet olan bir İslam’dan, İslam’ın son halifesini ressam yapan o kudretli güç , değişimden başka nedir? Değişim ilerlemenin motoru. Hayat için su neyse, tarih için değişim o! Dolayısıyla tarihin tanrısıdır değişim. Herkes usul usul ona biat eder. Gizli, saklı ibadet eder. O dönüştürür, o değiştirir. Kadir-i […]
Twitter’da #istanbuldemek; şaşırmak demek, gülmek demek, eğlenmek demek Çünkü Twitter yurdum insanın bütün yaratıcılığını konuşturduğu bir alem-i cihan demek. Aşağıdaki twitler 13 Mayıs’ta #istanbuldemek konulu özel bir alana yazılan twitlerden bir derleme. Kullanıcılar bu alana İstanbul’un kendilerine göre ne anlama geldiğini, ne anlam ifade ettiğini yazıyorlar. Mesela Ozan Aydemir’e göre “#istanbuldemek bir adaya düştüğünde yanına alacagin 3 sey sorulunca, sokarım adanıza, […]
İstanbul’un tarihi kimliğini fon eyleyip, bugünle hayat bulan tarihle de taçlanan fotoğrafları fondaİSTANBUL adı altında bir dia gösteriminde buluştu. Bu fotoğaflarda önde hep hayat var. Arkada hep tarih. Önde “an” var. Arka da bin bilmem kaç yıl. Toplam 14 buçuk dakikadan oluşan dia gösterimi, 13 Nisan Cuma günü akşam saat 8’de Aznavur Sanat Evi’nde.
Yorum, Troçki’nin Büyükada’da 4 Yıl Kaldığı Ev Müze Yapılsın Mı? Anketine Siyah Leylek rumuzlu bir okuyucu tarafından yapılmış ve bizim tavrımızı İsviçre’nin tavrıyla karşılaştırıyor. Avrupalı felsefecilerden birinin bundan 150 yıl önce İsviçre’nin kantonlarından birisini ziyaret ettiğinde 1 gece kaldığı otelin şuan müze olduğundan bahsediyor. Ve bu müze bir çok milletten ilgili bir çok insanın o kantona gelmesi için yeterli bir neden […]
Bu sitede Şubat ayından itibaren Troçki’nin İstanbul’daki mirasına sahip çıkan ve onun mirasını gündeme taşımayı amaçlayan “ Troçki’nin Büyükada’da 4 Yıl Yaşadığı Ev Müze Yapılsın mı? ” adı altında bir anket yayınlanıyor. Ankete katılım belirli sayılara ulaşınca da sonuçlar bilgilendirme amaçlı paylaşılıyor. Ankete katılım 100 olduğundaki ilk sonuçlar bu linkte, 300 olduğunda da bu linkte yayımlanmıştı. Aradan geçen 2 hafta içinde ankete […]
Bu kitap okunmalı. Ama Sultanahmet Meydanı’nında binlerce yıl bekleşen yapıların tarihini etraflıca öğrenmek için değil. Meydanı anlamak için. Meydanın ruhunu kavramak için. Çünkü bu kitap Atmeydanı’nın ya da nam-ı diğer Sultanahmet Meydanı’nın hayatını anlatıyor. Yaşanmışlıklarını. Duygularını. İnsanın nasıl duyguları varsa ondan kat be kat uzun ömürlü olan meydanında duyguları vardır. Öyle ki meydan, kah acıyı yaşar kah sevinci. Kah eğlenceyi yaşar kah vahşeti. Kah yalnızdır kah kalabalık. Meydanın 3 […]
Sula Bozis İstanbullu bir Rum ve kendini Rumların İstanbuldaki mirasına, mutfağına, yaşantısına adamış bir yazar. Sula Bozis, Cibali’de Hacımihali Apartmanı’nda doğmuş. Hemen aşağısında bulunan Aya Nikola Kilisesi’nde de vaftiz olmuş. Çocukluğu Cibali ve Bakırköy’de geçmiş. Çünkü anne tarafı kuşaklar boyu Bakırköy’de yaşamış. Beyoğlu’nda bulunan Zaypon Kız Lisesi’ne kayıt olunca da Beyoğlu’na taşınmışlar. Sonrasında İstanbul Üniversitesi Felsefe bölümünden mezun olmuş. Ama […]
Anketin ilk sonuçlarını daha önce bu bağlantıda yayımlamıştım. Şu an ankete katılım 300’ü aşmış. An itibariyle 301’dir. Sonuçlara gelince, Troçki’nin Büyükada’da Kaldığı Ev Müze Yapılsın mı? sorusuna yanıt veren 301 katılımcıdan; 20 katılımcı “Hayır, gerek yok” demiş, 275 katılımcı ise “Evet, müze yapılsın” demiş, 6 katılımcı ise hiçbir görüş bildirmeden gönder butonuna tıklamış.
95.1 frekansında yayın yapan Özgür Radyo’nun Cuma günleri saat 16 00 da başlayan bir programı var: Bizim İstanbul. Bizim İstanbul, İstanbul’u ideolojik ve dinsel kimlik olarak değil de bir dünya kenti olarak algılayan bir program. Ve Bizim İstanbul, İstanbul’u tüm tarih katmanlarıyla beraber anlamaya çalışan ve onu tanıtmak gibi de bir gaye taşıyan program. Nihayetinde birİSTANBULhayali.com’da İstanbul’u böyle algılar, böyle kurgular. […]
Osmanlı tarihi sinema açısından adeta saklı bir hazine. Konu o kadar çok ki. Yeniçerilerin “İstemezük” nidalarıyla başlayan isyanlarından tutun, küçücük bir şehzadenin başından geçen trajediye ordan Avrupa’ya yönelen seferlere belki Mimar Sinan’ın hayat hikayesine, Evliya Çelebi’nin o muhteşem seyahatine, Katip Çelebi’inin meşakkatli bilim serüvenine kadar… Fetih 1453’te o uçşsuz bucaksız konulardan sadece bir tanesine eğilmiş.
Bu sitede bir zamandır ” Troçki’nin Büyükada da 4 Yıl Yaşadığı Ev Müze Yapılsın Mı ? ” adı altında bir anket yayımlanıyor. İlk yayımlandığından bugüne ankete katılım 100’ü aşmış. An itibariyle 102’dir. İlk 100 katılımın sonuçlarına gelince :
Filmde ilk dikkatimi çeken şehzade Bayezid oldu. Çünkü Osmanlıda şehzade olmak zor iştir. Çoğu zamanda trajiktir. O dönem 5-6 yaşında olan Bayezid babasından sevgi bekler. İlgi bekler. Birkaç kez şansını dener. Ama her defasında sonuç hüsran olur. Babası her zaman soğuktur. Film bunu çok iyi vurgulamış Yalnız, Fetih 1453 tarihin ruhunu yaklamakta epeyce geri planda kalıyor. O döneme kullanılan […]
Bu filmin aynı dönemi işleyen diğer tüm tarihi filmler gibi Bizansla arası pek iyi değil. Oysa Bizans Roma’dır. Tıpkı onu yıkan Osmanlı gibi. Film sırasında şahit olduğum bir trajedidir. Ne zaman Bizans görüntüleri ekranı kaplasa seyircilerde bir kıkırdamadır başlıyor. Yer yer kahkahalar duyuluyor. Seyircilerde problem yok. Problem senoryada. Aslında senoryada da değil, dipte. Derinlerde. Zihniyetimizde.
267 metre uzunluğundaki, dört kulesiyle Boğaziçi’nin olmazsa olmazlarından olan Selimiye Kışlası’nı herkes bilir. Taksim Topçu Kışlası da bu kışlanın Avrupa Yakası’ndaki karşılığı olarak 1806’da yapılmıştı. Kışla Avrupa tarafında yapıldığından olacak mimari açıdan daha güzeldi. 2’si büyük, 12’si küçük toplam 14 kubbesi vardı. Özellikle çift kubbeli girişiyle kışlayı değil de sarayı andırıyordu. Kışla, 1908’den itibaren askeri amaçlar dışında kullanılmaya başlandı. 1921 yılında iç avlusu stadyum olarak […]