
Ne zaman Çinili Külliyesi’ne gelsem mevsim hep Sonbahar olurdu. Ve yine bir Sonbahar. Bu fotoğrafı geçen yıl çektim, şimdi paylaşmamın nedeni mevsimlerden yine Sonbahar olması. Eğer bu Sonbahar’da Çinili Külliyesi’ne gelirseniz külliye cemaatinin çayevinde bir bardak çay içmeyi ihmal etmeyin. Ve cemaatle birazda sohbet edin. Bu öneri İstanbul’la ilgili hiçbir rehber kitapta bulunmaz. Bu da benim önerim olsun. Gidince selam […]

Bizans ve Osmanlı dönemi boyunca bu kemerin üzerinden kesintsizce 1500 yıl İstanbul’a su aktı. Ve İstanbul’un su ihtiyacının bir bölümü böyle karşılandı. Şimdilerdeyse İstanbul’un panoraması akıyor. Yerden yaklaşık 30 metre yüksektesiniz ve yaklaşık 1 kilometrelik bir yürüyüş koridorunuz var. Ve her adımınızla beraber burada 1700 yıl önce yapılan bu kemerin sırtında, İstanbul arz-ı endam ediyor karşınızda. Fatih Camisiyle, tarihi itfayesi ve […]

İstanbul’un surlarında en fazla kayıp Haliç tarafında yaşandı. Ayakapı Surları da kaybedilmeyen, direnen surların arasında. Ama bu direnişten epey yara bere aldı. Onun için de sur değil sur kalıntısı demek ne yazık ki daha uygun düşer. Fonda Fatih devrinden kalma Abdi Subaşı Camii ve Fener Rum Lisesi.

Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler Masalı’ndan fırlamışlar gibi. Büyümüşte küçülmüşler mi yoksa çok mu erken büyümüşler. İfadeleri çok yaşlı lakin. Burası İstanbul’un yoksul bir semti. Ve yıl 1924. Fotoğrafçı, National Geographic fotoğrafçılarından olan Merl La Voy’a ait.

Buzdolabının olmadığı, hijyenin “h”sinin bile lugatta olmadığı zamanlar. Çengele asılan kıvırcık koyunun yanına gidiyor kasaba kesilecek yeri gösteriyor, “Kes bir okka ” diyorsunuz. Akçenizin gücüne göre eti ya poşetle götürüyorsunuz ya da sırtlanarak. Fotoğrafçı, Nuruosmaniye’de ki bir kasap dükkanında çengele asılmış kıvırcık koyunları, ve dükkanın önünde kasapla bir medrese öğrencisini sohbet ederken gördüğünde deklanşöre basıyor. Fotoğraf National Geographic fotoğrafçılarından George R. […]

Bu zat-ı muhtrem Şehzade Camii’nin avlusunda, şadırvanın etrafında tıpkı Kabe’yi tavaf edermiş gibi abartısız 10-15 tur attı. Kimse de ” Sevgili şahsiyet sen ne yapıyorsun, burası tur atma mekanı mı?” diye sormadı. Herkes baktı. Allah akıl fikir falan filan versin. Hem atana hem bakana.

Maşallah arı gibiler. Vızır vızır Hüsyin Avni Paşa’nın çeşmesini restore etmekteler. Ve tam fotoğraflarını çekerken yasak dediler, çekemessin dediler. Yok ya dedim. Burası dingonun ahırı mı dedim. Çekerim dedim. Çektim de. Çünkü tarihi miras herkesindir. Ambargo koyamazsınız.

. Sirkeci Garı, romanlara, filmlere konu olan ultra zengin Orient Express’in Doğu’daki son durağı olarak yapılmıştı. Nice Avrupalı kral, devlet adamı, ünlü sanatçı ve süper zengin, Şark’ın bağrında görgüsüzce oryantalist keyif çatmaları için yıllarca Batıdan Doğuya bu gar sayesinde taşındı. Burada beklediler. Umarım, Doğuyu küçümseyen, onu sömürmeyi meziyet bilen Batının bu paralı 1.sınıf çocukları, 1.sınıf bu bekleme salonunda saatlerce canları sıkılarak […]

1950’lilerin ortaları. Kuruyup çiroz olacak uskumrular Boğaziçi’nde Poyraz’a serilmiş. Balıkçı kızının tebessümü de Poyraz’a yatıp, rakı sofralarına hazırlanan çirozlar kadar güzel. Fotoğraf: Ilo Battıgelli National Geographic fotoğrafçısı

Fotoğrafta geleneksel Osmanlı mezartaşlarının zerafetini, modern bir kadının zerafeti tamamlıyor. Mezartaşlarının başlıklarına ve kadının şapkasına dikkat! Kimbilir, belki de Osmanlı mezarlıklarıyla ilgili çekilmiş en iyi fotoğraf bu. Çünkü uygarlık tarihine yön veren iki kavram olan geleneksel ve modernite bir kadrajda buluşuyor. Yıl 1919. Yer, Üsküdar’da bir mezarlık, muhtemelen Karacacaahmet Mezarlığı. Fotoğrafçı, National Geographic fotoğrafçılarından olan Morıtımer J. Fox.

Tophane sırtlarında her biri birbirinin gözbebeği 3 insan, 3 arkadaş, 3 dost. Ve fonda İstanbul’un sülietinin gözbebeklerinden olan 3 mukaddes, 3 cami, 3 tarih. Önde Nusretiye Camii, arkada Sultanahmet Camii ve Ayasofya… Tophane sırtları

Beyazıt Kulesi’ne dair yüzlerce fotoğrafa bakmışımdır. Ama en iyisi bu. Fotoğraf o kadar güçlü ki, İstanbul’da çekilmiş gibi değil de Amerikan gangster filmlerinden fırlamış gibi duruyor. Fotoğrafı çeken aynı zamanda benim en beğendiğim İstanbul fotoğrafçılarından olan Achille Samandji. Hikayesini şurada anlatmıştım: https://www.biristanbulhayali.com/istanbulun-100-fotografcisi-kitabinda-adi-yer-almayan-bir-istanbul-fotografcisi-achille-samandji

Sebiller, İstanbul sokaklarının köşebaşlarını süsleyen mobilyalardandı. Buralardan bayram, kandil gibi günlerde su, şerbet dağıtılırdı. Bir çeşmeye monte edileni de vardı anıtsalı da. Şimdilerde fotoğraflara fon olmaktan başkaca işe yaramayan bu sebil anıtsal olanlardandı. Mihrişah Valide Sultan Sebili- Eyüp Hamiş: Sebille ilgili detaylı bilgi linktedir: https://www.biristanbulhayali.com/anitsal-bir-sebil-mihrisah-valide-sultan-sebili

Osmanlı biraz abartmış. Kuşlara ev yapayım derken saray yapmış. Çünkü bu saray 4 kubbeli, 4 kemerli, 2 katlı, 12 kapılı. İçinde de bilmem kaç odası var. Ayazma Camii- Üsküdar

Sütlüce, Evliya Çelebiye göre adını bitkisi ve havası güzel olduğu için sütünün güzel olmasından alıyor. Ermeni tarihçi Hovennasyan’a göre ise burada bulunan ve kadınların sütlerini çoğaltan bir ayazmadan. Artuk her neyse. Sütlüce’nin gayet sağlıklı, leziz bir adı var. Ve günün her saati Eyüp’ten buraya bir sandal kalkar.

İstanbul’daki Osmanlı mezarlarının çoğunu dolaşmış ve fotoğraflamışımdır. Böyle bir görüntüye hiçbir yerde rastlamadım. Ve ilk işim o üzümler olgunlaşınca, dalları üzümlerini taşıyamayınca fotoğraflamak olacak. Kendime hakim olabilirsem o üzümlerden yememeyi düşünüyorum. Her ne kadar dayanamamış, hamının bile tadına bakmış biri olarak bu olasılık çok düşük görünsede… Yer: Üsküdar’daki bir caminin haziresi (mezarlığı)

Baki kalan bu gök kubbede hoş bir sada imiş. İstanbul’un en eski hamamlarından olan Bahçeli Hamam’dan kalan da bir küçük kubbe imiş. Hamam Bar-İstiklal Caddesi Not: Hamam Bar’ın kısa hikayesi için ilgili link: https://www.biristanbulhayali.com/hamam-bar

Osmanlının İstanbul’daki gözüdür Adalet Kulesi. Ve adaletin buradan yani padişahın makamından yani Topkapı Sarayı’ndan dağıtıldığının simge-i şahanesidir. Cihan İmparatoru Osmanlı koyar son noktayı: “Adaleti ben dağıtırım. Kulesi de budur. ” Adalet Kulesi- Topkapı Sarayı

Horozlar göğe yükselen ibikleriyle meşhurdurlar. En tepedeki Galata Kulesi ki İstanbul’un ibiği gibidir. En baş horozlarından kabul edilir. Bir öndeki Ayakapı hamamıdır ki Mimar Sinan’ındır. Bakımsızlıktan çim adama benzeyen bir garip horozdur o. Bir diğeri etiyle, kanıyla capcanlı bir horozdur. Ayakapı sur kalıntılarını mesken eylemiştir.

Mesnevihaneler Mevlana’nın Mesnevi’sinin öğretildiği mekanlardı. Fener Rum Lisesi’nin hemen arkasında bulunan Mesnevihane yaklaşık 150 yıl önce, içinde mesciti, türbesi, çeşmesi, su haznesi, tevhidhanesi, derviş hücreleri, kütüphanesi, şadırvanı, cümle kapısı, mutfağı, selamlık dairesi bulunan bir külliye olarak yapılmıştı. Ne yazık ki zamanımıza camisi, türbesi ve çeşmesi haricinde hiçbir şeyi ulaşamadı. İstanbul’un bu en ünlü Mesnevihane’sinin cami cemaati haricinde bahçesinde küçük misafirleri […]

Kaş yapayım derken göz çıkarmakla meşhuruzdur. Surları onaralım derken yeni surlar yaptık. Kimbilir belkide böylece 20. yüzyılda sur yapanlar olarak tarihe adımızı yazdırdık. Aferin bize. […]

Osmanlının inşa ettiği en büyük iki kışladan biriydi Selimiye Kışlası. Diğeri Taksim’deydi. Dört bir tarafını dolanan kubbeleriyle Doğu’nun bu en görkemli kışlasını gezi parkı yapmak için hem de hiç acımadan yıktılar. Ve şimdi, bir çift aşık yıkılmayanı izlemekteler. Belki de aşkın şarhoşluğuna daldılar da, ne izlediklerini bilmemekteler… […]

Biri yol kenarındadır. Diğeri camdan bakar. Birinin yaşı bir asra yakındır. Diğerinin birkaç asra. Birinin sıcacık, güvenli bir yuvası vardır. Diğerinin ne çeşmesi vardır, ne kitabesi ne de onu restore edecek bir eli. Hamiş: Camdan bakan ihtiyarı tanımam. Ama yol kenarında, üzerine levhalar çakılmış ihtiyarı çok iyi tanırım. O, İstanbul’un kendisiyle beraber aynı kaderi paylaşan yüzlerce çeşmesinden biridir. İstanbul’un […]

Biri bugün. Diğeri dün. Biri 40 yaşında. Diğeri 6×40. Birinin derdi bir vefat, belki de parasızlık. Diğerinin derdi vefasızlık, kendine olsa gam yemez, koca tarihe olan vefasızlık…