web analytics
Ekşi Sözlük’te adıma açılan başlıktaki bir yoruma cevabım

Ekşi Sözlük’te adıma açılan başlıktaki bir yoruma cevabım

Ekşi Sözlük'te adıma açılan başlıkta eski bir öğrencim yorum yazmış. Belki bu bloğu takip ediyordur görür belki de yıllar sonra ...

Fotoğraf | birİSTANBULhayali / a dream of Istanbul Etiketli Makaleler

Bugün Levent semtindeydim. Amacım İstanbul’da örnek şehirleşmenin bir numunesi olarak doğan Levent semtinin 1’den 4’e hikayesini kaleme almaktı. Yazı hazırlanıyor. Yakında. 4. Levent semti, konutları kadar konutların ön ve arka cephelerini süsleyen mozaik panolarıyla da meşhur. Dönemin usta isimleri olan Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nurullah Berk, Ferruh Başağa, Sabri Berkel, Ercüment Kalmık ve Eren Eyüboğlu tarafından yapılan bu panolar Cumhuriyet sonrası İstanbul’un kamusal alandaki […]

Dün 2. Mahmut Türbesi, Nuruosmaniye Külliyesi, Laleli Külliyesi ve Mesih Paşa Cami’deydim. Hepsi güzel olmakla ve defalarca gidilmeyi haketmekle beraber Nuruosmaniye Külliyesi farklıdır. 1. Mahmut döneminde inşasına başlanan ve 3. Osman döneminde 1755 yılında yapımı tamamlanan adını da buradan alan Nuruosmanye Külliyesi Osmanlının son klasik anıtsal camisi ve külliyesidir. Osmanlı, İstanbul’u nakış gibi ilmek ilmek dokuyan külliyelere bu külliye ile beraber […]

İstanbul’un surlarında en fazla kayıp Haliç tarafında yaşandı. Ayakapı Surları da kaybedilmeyen, direnen surların arasında. Ama bu direnişten epey yara bere aldı. Onun için de  sur değil sur kalıntısı demek ne yazık ki daha uygun düşer. Fonda Fatih devrinden kalma Abdi Subaşı Camii ve Fener Rum Lisesi.

İstanbul’da camiler, konaklar, saraylar onlarca kez restore edilmiştir. Her restorasyonda tarihi kimliğinden epeyce şey kaybetmiştir. Bunu surların ve mezarların bir kısmı içinde söylemek mümkün ama genelinde, tarih olduğu gibi saklı durur. Eğer İstanbul’da tarihi koklamak istiyorsanız, tarihle beraber nefes almak istiyorsanız ziyaret edeceğiniz ilk yer surlar ve mezarlardır. Aşağıdaki video İstanbul’un surları ve mezarlarını konu alan 18 fotoğraftan oluşan, 1 […]

Biri Yeralatı Camisi’nde Amr Bin As’ın türbesi önünde dua ederken, diğeri Düşler Sahilinde düş gibi bir bedenle şezlongunda güneşlenmektedir. Biri yalnızbaşına balık tutmaktadır Manastır Koyu’nda diğeri Beyazıt Meydanı’nda kalabalık bir grevdedir. Biri Moda’da denize atlamak üzeredir diğeri Düşler Sahili’nde çoktan atlamıştır bile. Biri Rüstem Paşa Hanı’nda yemyeşil gözleriyle keskince bakan bir kediyken diğeri Galata Mevlevihanesi’nde başında semazen dönüp duran balmumundan bir […]

Çilekler ikiye ayrılır: Çakma olanlar ve gerçek olanlar. Çakma olanları yılın her mevsimi jelatine sarıp sarmalanmış bir halde bulabilirsiniz. İçine ne enjekte ettilerse artık bayağı bir kırmızıdır, ağzı sulandırır. Gerçek olan ise toprağında, mevsiminde yetişendir. Kırmızısı abartıya kaçmayandır. Kokusu, ruhu sarıp sarmalayan bir kıvamdadır. İstanbul’a has bir damak tadı olan Arnavutköy Çileği gibi… Mayıs ayının son haftasındayız. Çilekler yavaş yavaş […]

Fotoğraflar İstanbul’un kadim surlarına ait. Kâh deniz surlarına, kâh kara surlarına kâh da Sultan’ın Surları’na.

Bu fotoğraflar 180 derecelik  görüş açısına sahip bir objektifle çekildi. İnsanın iki gözüyle yaklaşık 100 derece gördüğünü düşünürsek, görüş açısı olağanüstüdür. Bu yüzden de Balıkgözü Objektif olarak adlandırılır. Bu fotoğrafları yayınlamamın nedeni şu: İstanbul’a bir balığın gözüyle bakın. İstanbul balığın gözüyle çok farklı, çok güzel. İyi seyirler. Not: Fotoğrafların telif ücreti ödenmeden kopyalanması ve baskılanması dava konusudur.

İstanbul’a dair fotoğrafların 5. partisi. 5. partide olanlar: Küçük bir kızın renklendirdiği Kız Kulesi, karlı bir kış günü Milet Parkı’ndaki Tophanelioğlu Çeşmesi, Üsküdar’daki Selimiye Camii Kuş Sarayı,  Kadıköy’deki Boğa Heykeli, fonda Ayasofya’nın eşlik ettiği Eyüp İskelesi, Tahtakale’deki Yavaşça Şahin Camii mezarlığı, Ahırkapı Feneri, Üsküdar Beylerbeyi Muvakkithanesi, Eyüp’teki Sokollu Mehmet Paşa Türbesi var. İyi seyirler. Not: Fotoğrafların telif ücreti ödenmeden kopyalanması ve baskılanması dava […]

Poyrazköy’ünden Süleymaniyesi’ne, Beylerbeyi’nden Haydarpaşa’sına, Sultanahmet Meydanı’ndan 261 metreden İstanbul’una 10 panoramik fotoğraf. Kimi fotoğrafları İstanbula biraz farklı bir gözden bakın diye fantastik bir hale getirdim. İyi seyirler. Not: Fotoğrafların telif ücreti ödenmeden kopyalanması ve baskılanması dava konusudur.

Site içindeki yazılardan derlediğim 10 fotoğraftır. İyi seyirler. Not: Fotoğrafların telif ücreti ödenmeden  izinsiz kullanımı dava konusudur.

Fotoğrafların hepsinde önde hayat, arkada tarih var. Önde an, arkada bilmem kaç bin yıl öncesi  var. Kısacası  fotoğrafların hepsinde fonda İstanbul var. Fotoğrafların birinde Selimiye Kışlası’nı manzaralarına alıp birbirine sarılan bir çift göreceksiniz. Bir diğerinde ise manzarasına Fener Rum Lisesi’ni alan kazları. Birinde Sabancı Üniversitesi’nin meleğini Kız Kulesi ile beraber göreceksiniz. Bir diğerinde ise Galata Kulesi’nden İstanbul’u izleyenleri. Samatya’yı. Süleymaniye’yi. Kadıköy […]

Osmanlı Ayasofya’nın ismini değiştirmeyecek kadar, kendi yaptırdğı camiye İstavroz Camii diyecek kadar ve kiliseden çevirdiği camiye Kilise Camisi diyecek kadar kendinden emindi. Ayasofya’nın, Khora’nın, Pantokrator ve Pammakaristos  kilise ve manastırlarının içindeki ikonaları kazıtmayacak kadar da komplekssizdi. Hatta iki padişahına türbe olarak bir vaftizhaneyi beğendi. Aya İri’nin apsisindeki o devasa haçı ne kazıdı ne de üzerini sıvadı. Bıraktı öylece ve yüzyıllarca […]

Önde, fotoğrafın merkezinde Cezaevi koşullarını pretosto eden ve “Tecrite Son” diyen bir grup pretostocu. Fonda ise  Taksim Meydanı’na adını veren altıgen yapılı Taksim Maksemi ve su deposu.

Türbede üç sanduka var, üçü de parçalanmış. Duvarlarından otlar fışkırmış. Tahta kapısı kırılmış.Kubbesi delinmiş. Ve penceresi de yok. Sağlam bir kapı yapmaktansa kapının olduğu yeri tuğlalarla örmüşler. Aynı muameleyi pencereler içinde uygun görmüşler. Türbe, sebil ve darülkurradan oluşan 200 yıllık bir külliyeyi böylece öldürmüşler. Zamanında Mekke Kadılığı ve Anadolu Kazaskerliği yapmış olan Benlizade Ahmet Reşit  Efendi?nin türbe, sebil ve darülkurra’dan oluşan külliyesinden bahsediyorum. İstanbul?a […]

Sebiller sıradan zamanlarda su dağıtmak için  kandil, bayram gibi zamanlarda ise  suyun yanında  şerbet dağıtılan yapılardı. Bir çeşmeye monte edileni de vardı, ayrı olarak yapılanı da. Küçüğü de vardı. Anıtsalı da. Mihrişah Valide Sultan Sebili anıtsal olanlardandı. 2,5 metre yüksekliğindeydi. 5 pencere bölmeliydi. Bitkisel bezemeliydi.

Bu camiyi 1536’da Makbul İbrahim Paşa yaptırmıştı. Ya da şu an popüler adıyla Pargalı İbrahim Paşa. Caminin hikayesini daha önce bu bağlantıda anlatmıştım. Şimdi de panoramik bir fotoğrafını sunuyorum.

Uzun zamandır balıkgözü objektifle  fotoğraf çekmemiştim. Şöyle bir balıkgözüyle  Aya İrini Kilisesi‘ni  fotoğraflayayım dedim. İyi de etmişim. Çünkü objektifimle , eğilin dedim ağaçlara. Eğildiler. Kilisenin heybetini büyülediler.  

  Bu şehrin  kubbesinde tarih boyunca ezan sesi, çan sesi yankılandı. Ve hazanların sinanagoglardan yükselen sesi de bu  yankıya usulca karıştı. İnanç 1700 yıldır gökkuşağıydı bu şehirde. Ve bu gökkuşağının görkemli renkleri ibadethaneler de 7  tepeli şehrin 7 tepesindeydi ilk önce. Ve zamanla da koca şehri sarıp sarmalamıştı. Zaman kutsaldı bu şehirde. Tıpkı  ibadethanelerin kenti sarıp sarmalaması gibi Zaman da kutsallıkla sarmanlanmıştı. Çünkü, Cuma Müslümanların […]

Hayat damarları kesilmiş. Tıpkı adına yaptırılan kişinin Hayat damarlarının kesilmesi gibi. Çünkü bu çeşmeyi 2. Mahmut’un kızlarağası olan Hafız İsa Ağa, Kendisi gibi bir kızlarağası olan Ve cellatların elinde hayat damarları kesilen Gazanfer Ağa?nın ruhunu şad etmek için yaptırmış. Gazanfer Ağa 1603’te idam edilmişti. Çeşme ise 1822’de yapıldı. Anlaşılan Hafız İsa Ağa, aradan 219 yıl geçmesine rağmen Gazanfer Ağa’yı unutmamış. […]

Adile Sultan’ın Fındıklı’da bir sarayı var, Sarayının adı şuan  “Mimar Sinan Üniversitesi” Adile Sultan’ın Kandilli’de de bir sarayı var. O sarayının adı da şuan “Kandilli Kız Lisesi” Ve Adile Sultan’ın Üsküdar’da da bir sarayı var. O sarayın adı da  şuan “Validebağ  Öğretmenevi” Bir tesadüf mü yoksa vasiyet mi? Aslında ikisi de değil. Adına “devamlılık”  denen tarihin görünmeyen eli sadece. Çünkü, […]

RSS yapılandırılmış değil.

———————————————————–

————————————————————

———————————————————-

———————————————————-

———————————————————

———————————————————

———————————————————

——————————————————–

————————————————————

——————————————————–

———————————————————

———————————————————–

——————————————————-

———————————————————–

E-mail adresinizi yazın

yeni yazılar posta adresinize gönderilsin
(E-posta adresinize gönderilen linki tıklamayı unutmayın)

——————————————————–

————————————————————

YAZI ETİKETLERİ

———————————————————-

———————————————————–

Yazıların ve fotoğrafların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

————————————————————–

Bu sitede emeğe saygı esastır