Babası ilmiye sınıfından bir katip. Amcası imam. Kendisiyse Osmanlının belki de en delikanlı materyalisti. Çünkü Osmanlı gibi muhafazakar bir toplumda materyalist düşüncelerini gözünü budaktan sakınmayarak savunan biri o. Haliyle de cezası hep yurt dışında sürgün yaşamak olan biri. Ama ne siyasetin ne de sıkı sıkıya bağlı olduğu materyalizmin peşini hiç bırakmayan biri. Sürgündeyken Cumhuriyet’in temel taşı olan İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni birkaç arkadaşıyla beraber kurdu. Batılılaşmayı ve […]
Adı Ahmet. Fransız Dilive Edebiyatı mezunu olduğunu söyleyince çok şaşırdım. Şaşkınlığım, haydaa’sı bile eksik olmayan bir şaşkınlıktı. Ne Fransızca öğretmenliği, ne tercümanlık, ne de rehberlik yapıyor. Hacı yağı olarakta bilinen bir koku satıcısı o. Çünkü huzuru bu mekanda buluyor. Atalarının, değerini bildiklerinin mekanında. Sultan Beyazıd-ı Veli’nin meydanında. Beyazıt Meydanı’nın yaşlı, yaşlı olduğu kadarda heybetli ama artık budanmış atkestanesinin altında.
Paranın bu tarafı saltanatı kaldırır, diğer tarafı karşı çıkar. Bu tarafı Cumhuriyeti ilan eder, diğer tarafı yine karşı çıkar. Bu tarafı halifeliği kaldırır, diğer tarafı yine karşı çıkar. Bu tarafı harf devrimini yapar, diğer tarafı yine karşı çıkar. Peki, kim bu amansız muhalif. Fatma Aliye. Yani, paranın diğer tarafındaki hanım.
Anemas. Kökeni Arap. Babası öncenin müslümanı, yenin hristiyanı. Bizans’ın nimetlerinden yararlanmak için ailecek hristiyan olmuşlar yani. Arzularına da kavuşmuşlar. Çünkü oğulları Anemas, darbe planları yapabilecek kadar kıdemli bir Bizans komutanı olmuş. Bir gün o güzelim kafasını kazımışlar Anemas’ın. Hayvan bağırsakları dolamışlar. Ve ibret-i alem olsun diye bir öküzün üzerine bindirip dolaştırmışlar İstanbul sokaklarında. Çünkü Anemas büyük suç işlemiştir. İmparator Komnenos’u devirmek isteyen darbecilere destek vermiştir. Darbe planları açığa çıkınca da […]
Buyurmuş ki: “ Medresemin öğretmenini yani müderrisini Şeyhülislam atasın. Müderris öyle hergün değil belirli günler gelsin. Karşılığında da 60 akçe yevmiye alsın. Öğrencilere de günlük üçer akçe yevmiye verin. Medresenin kapısında yakılan kandile bakan talebeye de üç akçe verin. Hademelik görevi yapan bevvapa da temizlik işleri ile uğraşan ferraşa da üçer akçe verilsin.
Dede. Türk entellektüel hayatının köşe taşlarından. Belki de köşe başlarından. Çünkü, Millet, hürriyet, vatanseverlik kavramlarını Türk fikir hayatına o yerleştirdi. Bu fikirleri uğruna gazeteler çıkardı. Ve çıkardığı gazeteler defalarca kapatıldı. Sürgüne gönderildi yılmadı. Uslanmaz bir muhalifti o. 48 yaşında öldüğündeyse “hürriyet şairi” olarak nam saldı.
1917 Sovyet Devrimi’nin önderlerinden Troçki, 1929’la 1933 arasında İstanbul’da kalmıştı. Büyükada’da, kendine tahsis edilen bir konakta 4 yıl mütavazi bir şekilde yaşamıştı. Kâh balık tuttmuşu, kâh dünya basınına konuşmuştu, kâh kitap yazmıştı. Belki deli dolu değildi ama 4 yıl adamakıllı yaşamıştı. Troçki’nin İstanbul’daki yaşamının yer yer renkli yer yer de siyah beyaz detayları diğer yazımın konusu olacak. Şimdilik iki noktayı […]
Sahibi bu köşkü yaptırdığı zaman daha 22 yaşında tıfıl bir delikanlı. Haliyle köşkü alınteriyle yaptırmamış. Delikanlının dedesi tam 11 yıl Şeyhülislam’lık yapan Üryanizade Ahmet Esat Efendi. Padişah Abdülhamit, şeyhülislama Kuzguncuk sırtlarındaki bu arsayı hediye edince, o da torununa hediye etmiş ve torun Mahmut Cemil Efendi’de 1885’de bu köşkü yaptırmış. Tabi para, baba parası. Sonra torun olmuş, Cemil Molla adıyla meşhur. Ama bu meşhurluk anasının ak sütü gibi helaldir, […]
Bir edebiyat ve İslam aşığıdır Mehmet Akif. Yeniden ürken, eskininse görkemli bir hayranıdır. Bir devlet memuru, bir veterinerdir. Üstelikte bu alanda okulu birincilikle bitirecek kadar iyidir. Anadolu’nun, Rumeli’nin, Arnavutluk ve Arabistan’ın bir çok bölgesini bulaşıcı hayvan hastalıklarının tedavisi için dolaşır. Bir yandan devlet memurluğu yapar, Bir yandan okur, Bir yandan yazar, Bir yandan öğetir. Çünkü İstanbul’da, Hem veterinerlik dairesi müdür yardımcılığı yapar, Hem […]
Dünyanın ilk coğrafyacısıdır Strabon. Yani coğrafya Strabon’la başlar denilebilir. Ondan önce coğrafyayla ilgilenenler yok mudur peki? Vardır elbette. Ancak gezdikleri yerlerin sadece ilgi çekici yönleriyle ilgilenmiştir onlar. Fiziki koşulların ülkelerin kaderlerini etkileyebildiklerini ispatlamaya çalışan ve bunu bilimsel olarak tasarlayan ilk Strabon’dur. Çok gezer Strabon. Gezdikleriyle de bolca övünür. Hiç de mutevazi seyyahlardan değildir yani. Sanki, dünya için önemli bir şey yapmış olanın […]
Bu merdivenlerden hiç çıkamamış Ahmet Ratib Paşa. Yaptırmasına yaptırmışta, hiç çıkamamış işte. Bu durumun oldukça trajik olduğunu düşünenler var. Trajediyle de yetinmeyip, Bir hüzün hikayesi olarak anlatanlar var. Bense tam tersini düşünüyorum. Trajedi değil adalet olduğunu iddaa ediyorum. Anlatıyorum. Karar sizin. Ahmet Ratib Paşa, 2.Abdülhamit istibdatının has adamlarındandır. 1892-1908 yılları arasında Kesintisiz 16 yıl Hicaz Valiliği ve kumandanlığı yapmıştır. Paşa, Küçük […]
Hayat damarları kesilmiş. Tıpkı adına yaptırılan kişinin Hayat damarlarının kesilmesi gibi. Çünkü bu çeşmeyi 2. Mahmut’un kızlarağası olan Hafız İsa Ağa, Kendisi gibi bir kızlarağası olan Ve cellatların elinde hayat damarları kesilen Gazanfer Ağa?nın ruhunu şad etmek için yaptırmış. Gazanfer Ağa 1603’te idam edilmişti. Çeşme ise 1822’de yapıldı. Anlaşılan Hafız İsa Ağa, aradan 219 yıl geçmesine rağmen Gazanfer Ağa’yı unutmamış. […]
Bu camiyi Defterdar Tahir Efendi yaptırmış. Üsküdar Belediyesi’nin “Yüzyıllar Boyunca Üsküdar” adlı kitapta, Tahir Efendi için şöyle yazıyor. “Hesap işlerinden anlar, iş bilir bir zat idi.” Eee adam defterdar, hesap kitap işlerinden anlamasın mı? O anlamayacakta kim anlayacak? Laf mı bu şimdi. Neyse… Defterdar Tahir Efendi, 2. Mahmut döneminde Şıkk-ı Evvel Defterdarlığı yapmış. Yani defterdarlığın Rumeli sorumlusu. 1 yıl sonra […]
Taşınan cenaze Pargalı İbrahim Paşa’ya ait. Minyatürü, Nakkaş Osman çizmiş. Mart 1536 da. Yunanistan’ın Parga kasabasında, yalınayak dolaşan bir balıkçının oğlu olarak doğar Pargalı. Fakirin önde gidenindendir yani. Küçük yaşlarda Maltalı korsanlar kaçırınca Pargalıyı, Pargalı için hayat değişir artık. Çünkü
Dile kolay tam yedi dil biliyor, Tanzimat sonrası edebiyatımızın ilk kadın şairi olmak gibi ciddi bir ünvana sahip ve çok da güzel. Yukarıdaki konak işte bu entellektüel kadının hayatının bir kesitine tanıklık etmiş . Kimi zaman şiirlerini burada kaleme almış Şair Nigar Hanım, kimi zamansa bahtsız evliliği için burada ağlamış. Şair Nigar Hanım için hayat epey erken başlamış. 1872’nin bir Aralık günü, Mehmet İhsan […]
Bu kim diye sorsam, acaba kaç kişi bilebilir? Muhtemelen hiç kimse. Serseri bir tipe benzemiyor ama serseri ruhlu biri. Hayırsız bir tipe de benzemiyor, ama on numara hayırsız bir baba. Bir saat tamircisi gözükmeyecek kadar da şık duruyor ama o bir saat tamircisi. Hem de Galata’da. Adı, İsaac. 6 yıl Topkapı Sarayı’nda padişahın saat tamirciliğini yapmış, bol bol da Galata?nın meşhur içki alemlerine takılmış. Eşinin şiddetli ısrarı […]