web analytics
Ekşi Sözlük’te adıma açılan başlıktaki bir yoruma cevabım

Ekşi Sözlük’te adıma açılan başlıktaki bir yoruma cevabım

Ekşi Sözlük'te adıma açılan başlıkta eski bir öğrencim yorum yazmış. Belki bu bloğu takip ediyordur görür belki de yıllar sonra ...

Sinan’ın 400’den fazla eseri var. Sinan bu köprüyü, bu 400’den fazla eseri çinde yaptığı en güzel altı eserden biri olarak kabul ediyor. İmzasını tek bir eserine atmış. O da bu köprüdür. Hatta mezartaşında bile bu köprüden bahsediyor. Öyle ki köprüyü Samanyolu Galaksisi ile karşılaştırıyor: “Çekmece Köprüsü’ne bir yüksek kemer çekti ki / Samanyolu gibi asılı duran” Bu köprü Koca Sinan’ın […]

Bu yazıyı bir okuyucunun sorusu üzerine kaleme aldım. Soru: Selamlar, öncelikle paylaşımlşar için teşekkkür ederim. Ben 1930-1940 yılları arasında İstanbul’da caz kuluplerinin olup olmadığını merak ediyorum. Bir bilginiz varsa benimle paylaşırsanız sevinirim. Yanıt: ABD kökenli olan caz, Avrupa ülkelerinde görülmeye başladıktan kısa bir süre sonra İstanbul’da görülmeye başlamıştır. Bilinen ilk İstanbullu caz müzisyeni Leon Aviggo’dur. Keman çalıyordu. 1920’lerin başlarında üç arkadaşıyla […]

Heybetli, ultra kaslı, burnundan soluyan, kalkık ön ayağıyla saldırıya hazır bu boğa heykelini, pehlivanlığıyla  ünlü Padişah Abdülaziz sipariş etmiş. Kadıköy’ün simgesi, buluşma noktası olmakla ünlü ” Dövüşen Boğa Heykeli”, 25 yıldır Kadıköy-Altıyol’da. Evveliyatı 148 yıl öncesine, Paris’e kadar uzanıyor. Epeyce de bir yer dolanıyor. P.Rouillard Fransız bir heykeltraştır. Yaklaşık 200 parçadan oluşan eser katalogundan  10’u insan figürlerine, geri kalan 190 parça […]

Yıl 1931. Mehtabı bol bir gece. Birbirlerine delicesine aşık olan Vahit Efendi ve Belkıs Hanım çıkarlar Kandilli Tepesi’ne. Bütün aşk mektuplarını yanlarına almışlardır. Mektupları kimsenin okuyamayacağı şekilde küçük parçalar halinde yırtarlar. O küçücük mektup parcacıklarından iki küçük tepecik yaparlar. Ve Vahit Efendi, çıkarır beylik tabancasını Belkıs Hanım’ı kalbinden vurur. Sonrada kendi ağzına sıkar. Kurşun, başından çıkar. Kandilli Tepesi bir çift […]

Kimilerine göre Osmanlı 1881?de yıkılmıştır. Neden bu tarihte yıkıldığına gelince. Alttaki fotoğrafa tıklayın. Büyüyen ekranda ışıldayan 3 yapı göreceksiniz. En sağdaki Nur-u  Osmaniye Camii, onun yanondaki cami Atik Ali Paşa Camii, en soldaki ise borç batağındaki Osmanlının artık iflas ettiğinin, tarihe “benden bu kadar” dediğinin anıtsal bir nişanesi: İstanbul Erkek Lisesi. Ya da, nam-ı diğer Duyun-u Umumiye. Nam-ı diğer Genel Borçlar […]

Boğaziçi Köprüsü’nden Avrupa yakasına geçerken köprünün çıkışında, sağda şık bir konut görürsünüz. Saray yavrusu gibi bir şeydir. Çokça merak edilir. Aynı zamanda bu evi yapan mimarın kendisi de  kimilerine göre bir gizemdir. “Taut’un gizemi” diye sıkça dillendirilir. Bruno Taut, 20. yüzyılın önde gelen Alman mimarlarındandır. 1930 yıllarda Almanya’da Hitler faşizmi başa geçince Taut, bir çok Alman bilimadamı gibi Almanya’dan kaçar. İlkönce İsviçre’ye sonra Japonya’ya oradan […]

Fotoğrafta geleneksel Osmanlı mezartaşlarının zerafetini, modern bir kadının zerafeti tamamlıyor. Mezartaşlarının başlıklarına ve kadının şapkasına dikkat! Kimbilir, belki de Osmanlı mezarlıklarıyla ilgili çekilmiş en iyi fotoğraf bu. Çünkü uygarlık tarihine yön veren iki kavram olan geleneksel ve modernite bir kadrajda buluşuyor. Yıl 1919. Yer, Üsküdar’da bir mezarlık, muhtemelen Karacacaahmet Mezarlığı. Fotoğrafçı, National Geographic fotoğrafçılarından olan Morıtımer J. Fox.

Küçük Çekmece deyince akla ilk gelen gölü ve köprüsü. Oysa Küçük Çekmece tarihin kadim güzergahı. Çünkü Roma’sı, Bizans’ı, Osmanlı’sı boyunca Avrupa’dan İstanbul’a gelen seyyahlar, diplomatlar, askeri görevliler hep Küçük Çekmece’de konaklamışlar. Anılarında, yazılarında bir kaç sayfacığı da  burası için ayırmışlar. İstanbul’dan Avrupa’ya çıkışın ilk mola mekanı burası. Ve Avrupa’dan İstanbul’a gelişin son mola noktası. Köprünün tarihi ise bu kadim güzergaha […]

Tophane sırtlarında her biri birbirinin gözbebeği 3 insan, 3 arkadaş, 3 dost. Ve fonda İstanbul’un sülietinin gözbebeklerinden  olan 3 mukaddes, 3 cami, 3 tarih. Önde Nusretiye Camii, arkada Sultanahmet Camii ve Ayasofya… Tophane sırtları

Beyazıt Kulesi’ne dair yüzlerce fotoğrafa bakmışımdır. Ama en iyisi bu. Fotoğraf o kadar güçlü ki, İstanbul’da çekilmiş gibi değil de Amerikan gangster filmlerinden fırlamış gibi duruyor. Fotoğrafı çeken aynı zamanda benim en beğendiğim İstanbul fotoğrafçılarından olan Achille Samandji. Hikayesini şurada anlatmıştım: https://www.biristanbulhayali.com/istanbulun-100-fotografcisi-kitabinda-adi-yer-almayan-bir-istanbul-fotografcisi-achille-samandji

Sebiller, İstanbul sokaklarının köşebaşlarını  süsleyen mobilyalardandı. Buralardan bayram, kandil gibi günlerde su, şerbet dağıtılırdı. Bir çeşmeye monte edileni de vardı anıtsalı da. Şimdilerde fotoğraflara fon olmaktan başkaca işe yaramayan bu sebil anıtsal olanlardandı. Mihrişah Valide Sultan Sebili- Eyüp   Hamiş: Sebille ilgili detaylı bilgi linktedir: https://www.biristanbulhayali.com/anitsal-bir-sebil-mihrisah-valide-sultan-sebili

Büyük Konstantin. Görkemli Roma’nın büyük  imparatoru. Küçük bir kasaba olan Byzantiumdan bir dünya kenti olan İstanbul’u 6 yılda yaratan adam. 274 yılının bir Şubat gecesinde Sırbistan’ın Niş kasabaasında bir askerin oğlu olarak doğar Konstantin. İdealist kimliği zamanla onu  Roma’nın tek imparatoru yapar. Konstantin imparator olunca Roma İmparatorluğunun merkezini batıdan doğuya taşımak ister. Çünkü Batı o zamanlar barbar kavimlerin baskısı altındadır. […]

Osmanlı biraz abartmış. Kuşlara ev yapayım derken saray yapmış. Çünkü bu saray 4 kubbeli, 4 kemerli, 2 katlı, 12 kapılı. İçinde de bilmem kaç odası var. Ayazma Camii- Üsküdar

  Dev apartman blokları arasında ezilen bu cami, Mimar Sinan’a yaraşıyormuş. Başlık Sabah gazetesine ait. Bu haberi okuyan kişi Sinan hakkında herhalde şöyle düşünür: Mimar Sinan yaptığı camilerde çevresini düşünmeyen bir garip mimardır. Öyle bir mimardır ki yaptığı camisinin, çevredeki diğer yapılar arasında sıkışıp kalmasına, ezilip büzülmesine izin verir. Oysa tam tersi. Sinan, Süleymaniye Camii’yi yaparken caminin çevresinde yapılacak olan […]

Daha baskı tekniğinin yeterli olmadığı zamanlarda; siz deyin 15. yy. ben diyeyim 16. yy.da çoğaltma tekniğinin kendisi sanatla bütünleşti adeta: Adı da gravür oldu. Ressam bir resim çizerdi önce, artık neye bakarsa, neyden esinlenirse, neyden etkilenirse…Bazen,  kadın kölelerin satıldığı Avrat Pazarı’na  bakardı, bazen mezar taşlarının yanında piknik yapan bir aileye, bazen Kızkulesi’nin önünde boğulmak üzere olan bir adamın cankurtanlarına, bazen  de […]

Sütlüce, Evliya Çelebiye göre adını bitkisi ve havası güzel olduğu için sütünün güzel olmasından alıyor. Ermeni tarihçi Hovennasyan’a göre ise burada bulunan ve kadınların sütlerini çoğaltan bir ayazmadan. Artuk her neyse. Sütlüce’nin gayet sağlıklı, leziz bir adı var. Ve günün her saati Eyüp’ten buraya bir sandal kalkar.

Troçki’yi bilenler bilir, bilmeyenler içinse bir kaç cümleyle… 20.yüzyılın tarihine yön veren Sovyet Devrimi’nin lideri Lenin, 1918 yılında Troçki’yi en önemli vazifeye getirir: Harbiye ve Bahriye komiserliğine. Troçki  bundan sonra tüm batı dünyasına korku salan Kızıl Ordu’yu kurar, başkumandanı olur. Sonrasında Lenin’in halefi olarak anılmaya başlanır. Lenin öldükten sonra ise Stalin’le verdiği iktidar mücadelesini kaybeder. Çünkü Troçki eylem adamlığının yanında […]

İstanbul’daki Osmanlı mezarlarının çoğunu dolaşmış ve fotoğraflamışımdır. Böyle bir görüntüye hiçbir yerde rastlamadım. Ve ilk işim o üzümler olgunlaşınca, dalları üzümlerini taşıyamayınca fotoğraflamak olacak. Kendime hakim olabilirsem o üzümlerden yememeyi düşünüyorum. Her ne kadar dayanamamış, hamının bile tadına bakmış biri olarak bu olasılık çok düşük görünsede… Yer: Üsküdar’daki bir caminin haziresi (mezarlığı)

  Baki kalan bu gök kubbede hoş bir sada imiş. İstanbul’un en eski hamamlarından olan Bahçeli Hamam’dan kalan da  bir küçük kubbe imiş. Hamam Bar-İstiklal Caddesi   Not: Hamam Bar’ın kısa hikayesi  için ilgili link: https://www.biristanbulhayali.com/hamam-bar

Osmanlının İstanbul’daki gözüdür Adalet Kulesi. Ve adaletin buradan yani padişahın makamından yani Topkapı Sarayı’ndan dağıtıldığının simge-i şahanesidir. Cihan İmparatoru Osmanlı koyar son noktayı: “Adaleti ben dağıtırım. Kulesi de budur. ” Adalet Kulesi- Topkapı Sarayı

Horozlar göğe yükselen ibikleriyle meşhurdurlar. En tepedeki Galata Kulesi ki İstanbul’un ibiği gibidir. En baş horozlarından kabul edilir. Bir öndeki Ayakapı hamamıdır ki Mimar Sinan’ındır. Bakımsızlıktan çim adama benzeyen bir garip horozdur o. Bir diğeri etiyle, kanıyla capcanlı bir horozdur. Ayakapı sur kalıntılarını mesken eylemiştir.

Fotoğraf kendi başına güçlü bir sanat ama yazıyla beraber sunulursa daha güçlü bir sanat. Özellikle tarihin koynunu mekan belleyen fotoğraflarda altyazı elzem gibi birşey. Bu nedenle İstanbul’a dair çektiğim kimi fotoğraflar altyazıyla beraber bu kategori altında toplanacak.

Mesnevihaneler Mevlana’nın Mesnevi’sinin öğretildiği mekanlardı. Fener Rum Lisesi’nin hemen arkasında bulunan Mesnevihane yaklaşık 150 yıl önce, içinde mesciti, türbesi, çeşmesi, su haznesi, tevhidhanesi, derviş hücreleri, kütüphanesi, şadırvanı, cümle kapısı, mutfağı, selamlık dairesi bulunan  bir külliye olarak yapılmıştı. Ne yazık ki zamanımıza camisi, türbesi ve çeşmesi haricinde hiçbir şeyi ulaşamadı. İstanbul’un bu en ünlü Mesnevihane’sinin cami cemaati haricinde bahçesinde küçük misafirleri […]

Ayazmaların Hristiyan Ortodoksların kutsal suları olduğundan, şifa dağıttığına inanıldığından daha önce yine Üsküdar’da bulunan Harem İskelesi Ayazması’nı konu alan yazımda belirtmiştim. O yazımda ayazmanın içinde bulunduğu durumu anlatmış ve rezalet demiştim. Aynısı bu ayazma içinde geçerli. Fethi Paşa Korusu’na Paşa Limanı Caddesi üzerinden gidenler bilirler. Korunun girişinin hemen solunda, küçük bir palmiye ağacının altında demir parmaklı, tuğladan yapılma bir yapı var. […]

Sayfalar:«1...9101112131415...23»

RSS yapılandırılmış değil.

———————————————————–

————————————————————

———————————————————-

———————————————————-

———————————————————

———————————————————

———————————————————

——————————————————–

————————————————————

——————————————————–

———————————————————

———————————————————–

——————————————————-

———————————————————–

E-mail adresinizi yazın

yeni yazılar posta adresinize gönderilsin
(E-posta adresinize gönderilen linki tıklamayı unutmayın)

——————————————————–

————————————————————

YAZI ETİKETLERİ

———————————————————-

———————————————————–

Yazıların ve fotoğrafların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

————————————————————–

Bu sitede emeğe saygı esastır