Yazan ozan, bir kadındı.
Kralına, biricik aşkına, Şusin?ine yazmıştı.
Şöyle bitiyordu şiiri:
” … Tanrı Ellil?in kalbini memnun eden Şusin?im. Lütfet bana okşayışlarını…”
Sizi bilmem ama bence, Kral Şusin kesinlikle lütfetmiştir okşayışlarını.
Hatta bir değil binlerce kez lütfetmiş olma ihtimali oldukça yüksek.
Neyse konumuza dönelim.
Yani, yaklaşık 5000 yaşında olan dünyanın ilk aşk şiirine.
Şiir, günümüz ölçülerinde bile oldukça erotik.
Mesela, kadın şiirinin bir kısmında şöyle diyor.
“… Benim değerli okşayışlarım baldan tatlıdır. Yatak odasında bal doludur…”
İnsanın yerim ben o balı diyesi geliyor içinden ama…
Neyse biz yine konumuza dönelim.
Şiirin akışına kendimizi bırakalım.
Kadın şiirine devam eder.
Şusin?ine der ki:
“… Aslan gel seni okşayayım”
“Benim değerli okşayışlarım baldan tatlıdır”.
Velhasılkelam şiir böyle devam eder.
Bu bal gibi kadın,
Bal gibi tatlı parmaklarını nazikçe yumuşak çamura dokundurup,
Şiirini yazdıktan sonra, şiirini çiçeklerle bezeli gümüş bir sandığın içine yerleştirmedi.
Odun ateşiyle ısınmış bir fırının içine hiç acımadan atıverdi.
Ve bir güzel pişirdi.
Çünkü fırın,
Kağıdın, parşomenin olmadığı devirlerde
Matbaanın ta kendisiydi.
Not:İlk aşk şiirinin yazılı olduğu bu tablet İstanbul?da.
Hemde yaklaşık 50 yıldır.
Bu linkte panoramik fotoğraflarını yayımladığım Arkeoloji Müzesi?nde.