“Kapının tokmağı tunçtan, içi ahşap, dışı bakırdan yapılmış. Camisi Cizre’de. Tokmağı Danimarka’da. Kendisi İstanbul’da…”
Bu bir bilmece değil. Yaklaşık sekizyüz yaşındaki, Cizre Ulu Camii’nin ulu kapısına düzülmüş bir methiye!
Ulu Camii neden ulu? Bir olasılık yaşından. Çünkü Anadolu’nun en eski camisi. Taa Hz. Ömer zamanından…
Selçuklular 13.yy’da burayı onarmışlar ve camiye adına yakışan ulu bir kapı yapmışlar.
Kapıyı bakır plakalarla donatmışlar ve plakların her birini sonsuzca tekrar eden geometrik şekillerle süslemişler. İstemişler ki sonsuzluğun kapısından içeri girerken, kapısı da sonsuzluğu temsil etsin.
Burada anlattığım Şaman simgeleriyle dolu tunç kapı tokmağı da sonsuzluğu temsil eden bu heybetli kapıya zarif bir süs olarak iliştirilmiş…
Peki biz ne yapmışız? Bir kapıya sahip çıkmasını bile becerememişiz. 1969’da gizli bir el bir gece yarısı kapının tunç tokmaklarından birini kesivermiş. Kapının tokmaklardan bir tanesinin Danimarka’da olması bu yüzden.
Kapının kendisi İstanbul’da. Çünkü, bu olaydan sonra Cizre Kaymakamlığı kapıyı camiden sökmüş. Mardin Müze Müdürlüğü’ne göndermiş. 1982 yılında Türk-İslam Eserleri Müzesi bir sergi için kapıyı istemiş. Almış sergilemiş ama sergiden sonra geri göndermemiş. Bunun üzerine Mardin Müzesi kapıyı bir kaç kez istemiş. Türk-İslam Eserleri Müzesi de göndereceğiz demiş.
Yıl 2012 kapı hala Türk-İslam Eserleri Müzesi’nde…
Not:Cizre Ulu Camii kapısı Türk-İslam Eserleri Müzesi’nin ikinci katında bulunmaktadır. Müzenin kısa öyküsü için burayı, nerede olduğunu öğrenmek içinde burayı tıklayın.