Bu fotoğraf tek cümleyle korku ve tahammülsüzlüğün fotoğrafı. İstanbul’un zamana direnen 14 kapısı var. Bu kapılardan bazılarının üzerinde Osmanlıca kitabe, bazılarının üzerinde Yunanca kitabe, bazılarında ise haç var. Haç sadece iki kapının üstünde var. Biri Sulukulekapı diğeri de Mevlanakapı. Sulukule kapısı şu an kentsel dönüşüm içinde olduğundan içi tuğlalarla örülmüş ve kapalı. Mevlanakapı ise faal bir şekilde işliyor. Kapının üstünde, […]
Fotoğraflar İstanbul’un kadim surlarına ait. Kâh deniz surlarına, kâh kara surlarına kâh da Sultan’ın Surları’na.
Anemas. Kökeni Arap. Babası öncenin müslümanı, yenin hristiyanı. Bizans’ın nimetlerinden yararlanmak için ailecek hristiyan olmuşlar yani. Arzularına da kavuşmuşlar. Çünkü oğulları Anemas, darbe planları yapabilecek kadar kıdemli bir Bizans komutanı olmuş. Bir gün o güzelim kafasını kazımışlar Anemas’ın. Hayvan bağırsakları dolamışlar. Ve ibret-i alem olsun diye bir öküzün üzerine bindirip dolaştırmışlar İstanbul sokaklarında. Çünkü Anemas büyük suç işlemiştir. İmparator Komnenos’u devirmek isteyen darbecilere destek vermiştir. Darbe planları açığa çıkınca da […]
Osmanlı Ayasofya’nın ismini değiştirmeyecek kadar, kendi yaptırdğı camiye İstavroz Camii diyecek kadar ve kiliseden çevirdiği camiye Kilise Camisi diyecek kadar kendinden emindi. Ayasofya’nın, Khora’nın, Pantokrator ve Pammakaristos kilise ve manastırlarının içindeki ikonaları kazıtmayacak kadar da komplekssizdi. Hatta iki padişahına türbe olarak bir vaftizhaneyi beğendi. Aya İri’nin apsisindeki o devasa haçı ne kazıdı ne de üzerini sıvadı. Bıraktı öylece ve yüzyıllarca […]
Padişah geçit törenlerini bu küçük köşkten izlermiş. Bu yüzden de adı Alay Köşkü. Çünkü Osmanlı, geçit törenlerine alay diyor. Fatih’ten itibaren Abdülmecit’e kadar padişahlar geçit törenlerini hep buradan izlemiş. Tarih olarak ta 1460’lardan 1856’ya kadar yaklaşık 400 yıl. Fatih döneminde yapılan ahşap, şuan ki yapı ise mermer. Ermeni mimar Balyan 1819’da 2.Mahmut’un emriyle yapmış. Alay Köşkü İstanbul’un en eski caddelerinden […]
Sirkeci’den Sultanahmet’e doğru çıkarken yolun solunda 7-8 metre yüksekliğinde ki surlar karşılar sizi ilkin. Merak edip durursunuz “bu da neyin nesidir?” diye. Aklınıza hemen Bizans geliverir. Hani Bizans’la İstanbul surları özdeşleşmiştir ya! Ama değil, o surları Bizans değil, Osmanlı yaptırmıştır. Bu yüzdende Sur-i Sultani derler zaten , yani Sultanın Surları. O surlar Sultanın Surları ama tapusu sultana ait olduğu için değil, Sultanın sarayı olan Topkapı Sarayı’nı koruduğu için. […]
Bu duvarlar, yüzlerce yıl yüzbinlerce seyircinin keyiften çıldırasıya bağırdığı, yıl 532’de kılıçtan geçirilen 30 bin insanın acıdan çığlık attığı, kah at yarışlarının yapıldığı, kah politikanın avaz avaz tartışıldığı Hippodrom’un duvarları. Sphondone diyorlar bu duvarlara. Dile kolay tam 1900 yaşında. 1900 yılda da her badireyi atlatmış. Ne etrafını çevreleyen gecekondular, ne çevresine hiçbir bilgelendirici levha koymayan ilgisizlik ve cehalet, ne Bizans’a düşmanca bakan yobaz kafalar, ne de […]