
Sultanahmet Adliye Sarayı’yla Klodfarer Sokağı arasında bulunan İbrahim Müteferrika parkı ; parke taşlarıyla, yeşil alanıyla ve banklarıyla betonarme binaların arasında kendi halinde duruyor. Ama bir pazar sabahı Divanyolu’nun keşmekeşinden uzaklaşıp sessizliği dinlediğinizde, burayı parktan çok bir “boşluğa” benzetiyorsunuz. Tarihe günübirlik bir parantez açabileceğiniz ve kenarına geçip 40 odalı masaldan saray düşleyebileceğiniz bir boşluğa? Borular, gri metal yapı ve İbrahim Müteferrika?nın heykeli boşluğun […]

Bu korint sütun başlığı nerden baksanız bin yaşında belki de binbeşyüz. Oldukça da zarif gözüküyor. Saksıdan fırlayan çiçek yapraklarını andıran bedeniyle de kimbilir hangi Bizans sarayını süslemiştir. Ve kimbilir kaç depreme, kaç suikaste ve ayaklanmaya, kaç entrikaya tanıklık etmiştir. Belki de her şeyi yaşamıştır herşeyi görmüştür de bir şeyi yaşamayı hiç akıl edememiştir. Kuyu kapağı olmayı. Not:Bu kuyu Kurşunlu Han’da girişin hemen solundadır.Kurşunlu Han Mimar Sinan yapısıdır ve Galata’da […]

Cevri Kalfa 1808 yılındaki Yeniçeri isyanında yeniçeriler henüz çocuk yaştaki 2.Mahmut?u öldürmek için saldırdıklarında şehzadeyi korumak için saldırganların yüzüne kızgın kül fırlatacak kadar cesur bir cariyedir. Ve onun bu hamlesi şehzade Mahmut’un tavan arasına saklanması için zaman kazandırır. Böylece hayata tutunur şehzade Mahmut. Ve 2.Mahmut gün gelir padişah olur. Ne onu vakti zamanında öldürmek isteyen yeniçerileri ne de onu ölümden kurtaran Cevri Kalfa?yı unutur. Birini […]

Seyyah-ı Alem Evliya Çelebi evvela seyyahlığa memleketi olan İstanbul’dan başlar. Daha benim yaşımda bile değildir. 20’li yaşlarında içi gezme tutkusuyla dolu tıfıl bir delikanlıdır. Sokak sokak dolaşır İstanbul’u bu tıfıl delikanlı. Surların çevresini adım adım, camilerin kapılarını pencerelerini bir bir sayar. Hiç üşenmez. O, camilerin kubbelerini incelerken bir mimardır. Surları incelerken bir tarihçi. Yer adlarının kökenine inerken bir filolog gibidir. Kimi zaman düş gücü arşa uzanan bir hayalperestdir. […]

Osmanlı Ayasofya’nın ismini değiştirmeyecek kadar, kendi yaptırdğı camiye İstavroz Camii diyecek kadar ve kiliseden çevirdiği camiye Kilise Camisi diyecek kadar kendinden emindi. Ayasofya’nın, Khora’nın, Pantokrator ve Pammakaristos kilise ve manastırlarının içindeki ikonaları kazıtmayacak kadar da komplekssizdi. Hatta iki padişahına türbe olarak bir vaftizhaneyi beğendi. Aya İri’nin apsisindeki o devasa haçı ne kazıdı ne de üzerini sıvadı. Bıraktı öylece ve yüzyıllarca […]

Rivayet olunur ki padişah 3. Murat bir gün hanendeleri ve sazendeleri ile şu an tabanı kalan bu köşkte muhtemelen tam da bu taban üzerinde meşk ederiken İskenderiye’den Osmanlı donanması dönmektedir. Ve gelenek üzerine kadırgalar saray önünden geçerken sarayı selamlamak için top atışı yaparlar. Top atışı üzerine umulmadık bir biçimde köşk, zangır zangır titrer. Donanma daha önce yüzlerce kez saray önünden […]

Anketin ilk sonuçlarını daha önce bu bağlantıda yayımlamıştım. Şu an ankete katılım 300’ü aşmış. An itibariyle 301’dir. Sonuçlara gelince, Troçki’nin Büyükada’da Kaldığı Ev Müze Yapılsın mı? sorusuna yanıt veren 301 katılımcıdan; 20 katılımcı “Hayır, gerek yok” demiş, 275 katılımcı ise “Evet, müze yapılsın” demiş, 6 katılımcı ise hiçbir görüş bildirmeden gönder butonuna tıklamış.

Ahırkapı Feneri’nin hikayesi bir deniz kazasıyla başlar. Marmaralı denizcilerin başının belası şiddetli lodos, her zaman olduğu gibi 1755 yılının bir bahar mevsiminde de olanca gücüyle esip gürlemektedir. Mısır’a ticari ürünler götüren Hacı Kaptan idaresindeki kalyon, bu esip gürleyen lodosa fazla direnemez ve Kumkapı civarında karaya oturur. Zamanın sadrazamı Said Paşa olayı duyar duymaz soluğu Kumkapı’da alır. Karşılaştığı manzara hazindir: Dev kalyon ve mürettebat, Marmara’nın lüferleri ve istavritleri gibi denizde […]

Bu sitede bir zamandır ” Troçki’nin Büyükada da 4 Yıl Yaşadığı Ev Müze Yapılsın Mı ? ” adı altında bir anket yayımlanıyor. İlk yayımlandığından bugüne ankete katılım 100’ü aşmış. An itibariyle 102’dir. İlk 100 katılımın sonuçlarına gelince :

267 metre uzunluğundaki, dört kulesiyle Boğaziçi’nin olmazsa olmazlarından olan Selimiye Kışlası’nı herkes bilir. Taksim Topçu Kışlası da bu kışlanın Avrupa Yakası’ndaki karşılığı olarak 1806’da yapılmıştı. Kışla Avrupa tarafında yapıldığından olacak mimari açıdan daha güzeldi. 2’si büyük, 12’si küçük toplam 14 kubbesi vardı. Özellikle çift kubbeli girişiyle kışlayı değil de sarayı andırıyordu. Kışla, 1908’den itibaren askeri amaçlar dışında kullanılmaya başlandı. 1921 yılında iç avlusu stadyum olarak […]

“Roma için iyi olan dünya içinde iyidir?” diyebilecek kadar güç manyağı bir devlettir Roma. Kendini dünyanın merkezine oturtması da bu yüzdendir. Roma, gücü diliyle yakaladığı kadar yapılarıylada anıtsallaştırır. Güç , görkem ve anıtsallık kudretli ve haşmetli Roma’nın taptığı üç sihirli kavramdır. Sultanahmet’te bulunan aşağıdaki taşın kenarındaki yazıya bakıp, taşı Roma’nın diktiğini sanmayın. Roma böyle taş dikmez. Çünkü Roma?nın ne adına ne de namına yakışır, bu […]

Bizans’ın Hipodromu. Osmanlı’nın At Meydanı. Cumhuriyet’in Sultanahmet Meydanı, 3 dikilitaşla süslüdür. Bu dikilitaşlardan yaklaşık 10 tane varmış. Ama 3 tanesi kalmış. 3’ü de 3 çarpıcı hikaye bırakmış. En eskisinden başlayalım. Gücün simgesinden hokkabazlara uzanan bir hikayesi var Mısır Dikilitaşı‘nın. Ayrıntısı için tıklayın: Dikilitaş”ın Kudretle Dolu Hikayesi Yılanlı Sütun ise adeta Tarihin Belleğine Çakılan Bronz Bir Çivi. […]

Aspar Bizans’ta ünlü bir komutandı. Desteğiyle 457 yılında 1.Leon’u imparator yapmıştı. Birkaç yıl sonra da (459) şu an Fatih’in Çarşamba semtinde bulunan Yavuz Selim Cami’nin önündeki bölgeye geniş bir çukur açtırmış, etrafını tuğlalarla ördürterek bir sarnıç yaptırmıştı. Oldukça da büyüktü yaptırdığı sarnıç. Anlaşılan namına yakışır bir sarnıç olsun istemişti Aspar. 152 metre genişliği 152 metre uzunluğu 11 metrede derinliği vardı çünkü. Kaderin mi yoksa tarihin […]

İstanbul, 330 yılında Roma’nın başkenti olarak inşa edildiğinde kentte hummalı bir çalışma başlamıştı. İmparatorluğun bir çok bölgesinden getirilen sütunlar forum merkezlerine dikiliyor saraylar, sarnıçlar, kiliseler ve manastırlar yapılıyor kenti saldırılardan koruyacak büyük surlar inşa ediliyordu. Şu anki Edirnekapı semti de surların dışındaydı. Bunun için de “Khora” yani “kent dışı” olarak adlandırılıyordu. Khora’nın kaderini belirleyen olay 289 yılında gerçekleşti. 289 yılında Aziz Babylas, 84 müridiyle beraber […]

Yukarıdaki cami , 2 metreyi zar zor bulan basık tavanıyla, birbirine yakın ve oldukça da kalın 54 sütunuyla İstanbul’un en özgün yapılı camisi. En şaşırtanı. En ayrıksısı. İstanbul’un fethi sırasında Bizans’ın Haliç’e gemi girişlerini önlemek için Haliç’in ağzını zincirle kapattığı herkesçe bilinir. Bu zincirin bir ucu Sirkeci’ye bir ucu da Galata’da bulunan Kastelyon Kulesi’ne bağlanıyordu. Bu camide bu kulenin mahzeni yani bodrumu olarak yapılmıştı. Bizans, Kastelyon […]

Bir zamanlar burada ortaokul ve lise çağındaki kızlar öğrenim görüyor, bahçesinde oyun oynuyorlarmış. Çok değil bir 25-30 yıl öncesinden bahsediyorum. Şimdi bir korkuluk gibi. Öylesine ıssız ve virane. Ama keyifli, keyifli olduğu kadar da trajik bir tarihi var bu okulun. 1850’lili yıllardan sonra Pera’da Rum kızlar için okullar açılır. Ama bu okullara Fener semtinde bulunan Rum ailelerin kızları gidemezler. Çünkü bu okullar hem uzaktadır […]

Eski Yunan tapınaklarını andıran dört sütunlu girişiyle dikkat çeken, Fener semtindeki yapı ne bir başkanlık binası ne de bir saray. Bir ilköğretim okulu. Yapılırken de ilköğretim okulu olarak yapılmış, başka bir yapıdan çevirme değil yani. Rum tüccar Grigoris Maraslis Odessa’nın belediye başkanı olup Odessa’nın sayılı zenginlerindendir. Ve bir okul yaptırmaya karar verir. Maraslis sadece okulu yaptırmakla kalmayacak okulun tüm eğitim-öğretim giderlerini de karşılayacaktır. Yalnız […]

Barın ortasındaki bu kubbe, bir hamamın kubbesi. 1580’lerde yapılmıştır ve İstanbul’un en eski hamamlarından sayılır. Yapan da Mimar Sinan’ın öğrencilerinden olan Mimar Davut Ağa’dır. 1951 yılına kadar hamam olarak kullanılmış. 1970’lerde oldukça kötü bir şekilde restore edilmiş. Restorasyonu hangi kafayla yaptınız diye sorsak yeridir. Çünkü, hamama dair sadece bir kubbe bırakmışlar. Altını mağaza üstünü bar yapmışlar. Barın üzerine de iki kat çıkmışlar. Ortada hamam falan bırakmamışlar. […]

Yukarıdaki kitabenin ortasındaki dairede padişah 2. Mahmut’un tuğrası olması gerekiyordu. Ama yok. Kazınmış. Yukarıdaki kitabenin ortasındaki dairede yine aynı padişahın tuğrası olması gerekiyordu. Aynı zamanda yazının da bir kısmının olması gerekiyordu. Ama yine yok. Kazınmış. Osmanlı tuğra ve kitabelerini kazıyan yasa Tarih 1927. Yeni kurulan cumhuriyette meclisten bir yasa geçer. Bu yasa Osmanlıya ait binaların üzerindeki tuğra ve kitabelerin kazınmasına dairdir. Yasa, kısaca binaların üzerindeki Osmanlıyı kazıyın der, […]

Camilerin duvarlarına konuşlanan sayısı yüzü bulan kuş saraylarını bir bir fotoğrafladığım için biliyorum, en hareketlisi bu saray. Her daim sarayın pencerelerinden bir kuş havalanıyor. Ve çoğunun adını bile bilmiyorum. Bu kuşsarayı 4 kubbeli, 4 kemerli, 2 katlı, 12 kapılı. İçine girmek mümkün olmadığından kaç tuvaletinin, kaç banyosunun ve kaç salonunun olduğunu bilmiyorum. Lakin bu bildiğimiz cinsten bir saray. Çünkü siz 2 […]

Galata Kulesi’nin hemen önündeki bu kule genelde kiliseye bağlı bir çan kulesi olarak bilinir. Ama çan kulesi değildir. Bir hastanenin kulesidir. Tarihin tozlu sayfalarında çoktan yerini almış olan İngiliz Hastanesi’nin kulesidir. 1904 yılında İngilizler, İngiliz gemicileri için Galata Kulesi’nin hemen önündeki alana ( Kuledibi) bir hastane yaptırırlar. Hastane 6 katlıdır ve çatısında bir kule bulunmaktadır. Amaç bu kuleden İstanbul’a gelip giden İngiliz gemilerini gözetlemektir. 1918’de İstanbul’u işgal […]

Müslümanların en fazla ziyaret ettiği kilise hangisidir konulu bir anket yapılsa, muhtemelen şampiyonluk kupasını İstanbul’un bu en heybetli kilisesi kaldırırdı. Sent Antuan Kilisesi İstanbul’un en büyük kilisesi. Cemaati en geniş kilisesi. Bu özelliklere sahip olduğundan olacak, Papa 6. Paul 1967’de Türkiye’ye geldiğinde ayinini burada okur. Okunan bu ayin çok özel bir ayindir aynı zamanda. Çünkü Türk topraklarında bir Papa tarafından okunan ilk ayindir. Papa sadece […]

İsimlerle arası pek de iyi olmayan bir tarihimiz var. Bu yüzden isimlerle çokça oynamışız. Binlerce yıllık tarihi olan köy, kasaba, şehir isimlerini saçma bir milliyetçilik uğruna bir çırpıda değiştirmişiz. Köksüz, saçma sapan isimleri koymayı iş edinmişiz. Yukarıdaki Sultanahmet Meydanı?nın bir ucunu boydan boya kaplayan yapı, 1884 yılında Ticaret Mektebi olarak yapılmış 2. Abdülhamit döneminde yapıldığı içinde adı Hamidiye Ticaret Mektebi’dir. 1909’da 2. Abdülhamit tahtan indirilince, okulun […]

Bu pazar hava, yaprakları dökülmüş, cami avlusunda çırılçıplak kalmış bir çınarı çekmek için birebirdi. Hüzünlüydü alabildiğine kasvetliydi. Bu çınar İstanbul’un anıt ağaçlarından. Avlusunda bulunduğu camiyle yaşıt, yaklaşık 200 yıl yaşında. Ne diyelim, su gibi ömrü olsun. Tam görüntü için fotoğrafın üzerine tıklayın.