İstanbul henüz araba ve fabrika seslerine teslim olmamışken onlar bu kentin sesiydiler. Gece olunca usta bir simyacı tavrıyla yaklaşırlardı, kavun çekirdeğinin, ayvanın,elmanın, narın,zambağın yanına. Ve özenle hazırlarlardı karışımlarını. Sabah olunca da karcı ve buzcu esnafın kapılarını çalar, bol miktarda kar ve buz alırlardı. Vakit öğleyi gösterdiğinde akşamdan hazırladıkları karışımı, kar kuyularından gelen karla ve buzla iyice kararlardı. Soğuk güğümü sırtlanırlar ,bardakları mermiler gibi beline dolarlar […]
Osmanlı da İstanbul’un rengarenk olmasının nedenlerinden biriydi İstanbul esnafı. Esnafın arasında en renklisi ise kılığı kıyafetiyle,bağırtısıyla “gezici esnaftı” yani “sokak satıcıları”. Sokak satıcıları içindeyse simitçilerin özel bir yeri vardı. Çünkü onlar günümüzdeki fast-food?un yüzlerce yıl öncesinde ki temsilcileriydiler. Evinden uzak olanların açlığına her defasında o ses yetişirdi : simitçiiiiiii Öyle her fırın yapamazdı simiti, özen isterdi,dikkat isterdi,ustalık isterdi simit yapmak. Beylerbeyi, […]