Süleymaniye Külliyesi’nden Fatih Külliyesi’ne gezimiz

Geçen yıl İstanbul’un 1.2. ve 3. tepelerini yürüyerek keşfetmiştik. Bugün de 3.tepenin yamacında bulunan Süleymaniye Külliyesi’nden 4. tepede bulunan Fatih Külliyesi’ne yürüdük. Bu gezimizde diğerlerinden farklı olarak velilerimiz de vardı. Bundan sonra böyle de olacak. Tüm gezilerimiz velilerimizin de katılımına açık olacak.

Bu gezi aslında bir Mimar Sinan gezisiydi. Çünkü Süleymaniye ve Şehzade Külliyelerinde dolaşırken hep Sinan’ın dehasından bahsettik. Mimar Sinan, Süleymaniye Camisi’ne neden onlarca deve kuşu yumurtası koymuştu? Yanan binlerce kandilden yükselen isler neden hiç caminin içini karartmamıştı? Neden Mimar Sinan camisinin içine is odası diye bir oda yapmıştı? Neden kubbelerin içine boş küpler koymuştu? Fil ayakları, dünyanın dört bir tarafından getirilen sütunlar, tam, yarım ve çeyrek kubbeler, vitraylar, kalem işleri…Hep bu gezimizin konusuydu.

Sonra eski bir Bizans kilisesiyken, fetih sonrası camiye çevrilen Kalenderhane Camii’ne gittik. Camiyi görünce çok şaşırdılar. Hatta öğrencilerimizden biri camiye yeni bir ad bile koydu. “Öğretmenim” dedi ben Kalenderhane Camii’ye artık” pembe cami” diyeceğim, “aklımda öyle tutacağım.” Hakketten de öyle. Kalenderhane Camii pembe rengin baskın olduğu bir cami. “Sorun yok” dedim, “aklında tut da.”

Şehzade Camii’nde bulunan tavuskuşu görünümlü vav harfi üzerinde biraz konuştuk. Şehzade Mehmet türbesi bütün dikkat çekiciliğiyle üzerinde durduğumuz bir diğer yapıydı.

Sonra Bozdoğan Sukemeri, Fatih parkı, Kadınlar Pazarı, Atpazarı ve finalde Fatih Külliyesi.

Bir diğer gezimiz 4. tepeden 5.tepeye yani Fatih Külliyesi’nden Yavuz Selim Külliyesi’ne uzanacak. Ve gezimizden kareler.