Bir edebiyat ve İslam aşığıdır Mehmet Akif.
Yeniden ürken, eskininse görkemli bir hayranıdır.
Bir devlet memuru, bir veterinerdir.
Üstelikte bu alanda okulu birincilikle bitirecek kadar iyidir.
Anadolu’nun, Rumeli’nin, Arnavutluk ve Arabistan’ın bir çok bölgesini bulaşıcı hayvan hastalıklarının tedavisi için dolaşır.
Bir yandan devlet memurluğu yapar,
Bir yandan okur,
Bir yandan yazar,
Bir yandan öğetir.
Çünkü İstanbul’da,
Hem veterinerlik dairesi müdür yardımcılığı yapar,
Hem yazılarını ve şiirlerini dönemin önemli dergilerinde yayımlar,
Hem de Ziraaat Bakanlığı’na bağlı okullarda da edebiyat öğretmenliği yapar.
Veterinerden daha çok bir edebiyat adamıdır, bir siyaset adamıdır Mehmet Akif.
Yazılarının ve şiirlerinin dergilerde yayımlanması, edebiyat öğretmenliği yapması ve dergi çıkarması hep bu yüzdendir.
1908 yılı onun yazın hayatında dönüm noktasıdır.
Çünkü, bu ülkedeki İslamcı düşüncenin kilometre taşlarından olan Sırat-ı Müstakim adlı dergi 1908’de çıkar.
Ve Mehmet Akif derginin fikir babası, baş yazarıdır.
Sırat-ı Müstakim 1912 de ad değiştirir, Sebil’ür Reşad olur.
Mehmet Akif’in hemen hemen bütün şiir ve yazıları bu iki dergide yayımlanır.
Ama Sırat-ı Müstakim onun için başkadır, çünkü ilk göz ağrısıdır.
O dergiyi çıkardığı sürece de bu evde kalır.
Çünkü, 1908-1912 yılları arasında bu evde kalmıştır.
Kaldığı ev Beylerbeyi’ndedir.
Yamaçta konuşlanmış, boğazı gözetlemektedir.
Not:Mehmet Akif Ersoy evi, Beylerbeyi’nde ana caddeden görülebilmektedir.