“ Babalar oğullarını, anneler bebeklerini terkediyorlar, doktorlar hastalarını ziyarete gitmiyorlardı. Her ev bir mezarlığa dönmüştü ”
Bir Avrupalı yazar böyle demişti, İlk önce fareleri sonra da milyonlarca insanı bir anda öldüren Veba için. Bu yüzden de lakabı Kara Ölüm’dü vebanın. Aşağıdaki hastanede Kara Ölüm’ün pençesine düşen hayat dolu insanları, hayata döndürmek için yapılmıştı.
1600’lü yıllarda neredeyse İstanbul’da ki tüm binalar gibi ahşap olarak yapılmıştı bu bina. Yapıldığında bu alan gayet sakin etrafı mezarlıklarla çevrili, üzümleriyle meşhur bir bağlık alandı.
Elçilikler de özellikle bu alanda yoğunlaşmıştı. Çünkü bir veba salgını yüzbinleri kırıp geçirirken, halk ölsündü de o şanlı devletlerin şanlı elçileri ölmesindi. Bunun içinde kentten uzak olan bu güvenli alan seçilmişti.
Ahşap olarak yapılan Fransız Veba Hastanesi 1600’lü yıllardan başlayarak defalarca onarımdan geçti. 1898’de de ahşap binayı yıktılar yerine de şu an ki betonarme binayı yaptılar. 1926’da Fransa Konsolosluğu buraya taşındı. Zamanla da hem konsolosluk hem de epeyce ünlü bir kültür merkezi olarak işlev görmeye başladı.
Her ne kadar demokrat ve özgürlükçü olmasıyla övünen bu satırların yazarı için, etrafı kalın duvarlarla ve silahlı adamlarla çevrili, haliyle her an bir polisten azar işitme ihtimalini şiddetle içinde barındıran bir alan için “kültür merkezi” demek zoruna gitse de.
Not: Eskinin ” Fransız Veba Hastanesi ” şuanın Fransız Konsolosluğu ve Fransız Kültür Merkezi için tam adres: Şehit Muhtar Mahallesi, İstiklal Caddesi, No:8
Tlf: (0212) 249 07 76
“Beyoğlu rehberi.” « İFT says:
[…] Hemen ilerde de sağ da tek katlı bir yapıdan oluşan Fransız Kültür Merkezi var.Vakt-i zamanında Veba hastanesi olarak yapılmış, dolayısıyla vebayla ve ölümle karışık bir geçmişi var. Detayı şurada: Kara ölümün hastanesihttp://www.biristanbulhayali.com/kara-olumun-hastanesi […]