web analytics

istanbul işgali kitap 2

İstanbul, 1. Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında Kasım 1918’den, Türk ordusunun İstanbul’a girdiği Ekim 1923 yılına kadar yaklaşık 5 yıl İngiliz, Fransız ve İtalyan askerlerince işgal edilmişti.

O 5 yıl, Galata Kulesi’nin tepesinde İngiliz, Fransız ve İtalyan bayraklarının dalgalandığı yıllardı.

O 5 yıl, işgal güçlerinin İstanbul sokaklarında külhanbeyi edasıyla dolaşıp, güya asayişi berkemal eylediği yıllardı.

O 5 yıl, Haliç’in bir deniz olmaktan öte araf olup, İstanbul’u iki ayrı dünyaya ayırdığı yıllardı.

Bir tarafta bütün toprakları işgal edilmiş, 1. Dünya  Savaşı’nda mağlup olmanın bütün acı yükünü sırtlayan, acısını taşıyan, üzgün ama mağrur ve gururlu, surlarla çevrili Müslüman-Türk İstanbul. Diğer tarafta işgali mavili beyazlı bayraklarını sallayarak seyreden Galata ve Pera. Tam ortada da araf: Haliç.

Haliç iki bin yıldır İstanbullu ile tam İstanbullu olmayanı birbirinden ayıran bir sınırdı ama hiç bu kadar derin bir sınır olmamıştı. Araflaşmamıştı.

İzmir 15 Mayıs 1919’da işgal edildiğinde İstanbul’da yer yerinden oynamıştı adeta. Millet evinde duramamış, Fatih Meydanı’nda, Sultanahmet’te, Beyazıt’ta işgali protesto mitingleri yapmış, sesini yüzbinlerle haykırmıştı. Sadece Sultanahmet mitingine 200 binden fazla katılım olmuştu.

Haliç’in diğer tarafında ise ilk önce gizli bir tebesssüm sonrasında mavili beyaz bayraklı, bol şampanyalı kutlama vardı. İşgal ordusu komutanı Fransız generali Franchet d’Esperey kendini İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet’e benzetmek için beyaz atıyla, o zamanlar Pera olarak adlandırılan İstiklal Caddesi’ne girdiğinde bayraklarla, çiçeklerle, zafer kazanmış bir komutan edasıyla karşılanmıştı.

Öğrenci ve katip İsmail Hakkı

İsmail Hakkı Sunata 28 yaşındaydı o zamanlar. Darülfünun olarak adlandırılan Osmanlı’nın ilk ve tek üniversitesinde hukuk öğrenimi görüyordu. Maddi durumu iyi olmadığı için aynı zamanda fakültede katiplik yapıyordu. Hem bir memur hem bir öğrenci olarak  İstanbul’un işgal edildiği yılların canlı tanığıydı. Yaşadıklarını, duyduklarını, hissettiklerini bir öğrenci gözüyle bir katibin eliyle gün gün kaleme almıştı.

İsmail Hakkı Sunata İstanbul’da İşgal Yılları adını taşıyan hatıralarında İzmir’in Yunanlılarca işgali sonrasında uyanan işgale karşı bilinci; Fatih, Sultanahmet ve Beyazı’ta yapılan protesto mitinglerini;  Mustafa Kemal önderliğinde gerçekleşen Ankara merkezli direniş hareketinin İstanbul’un kahvehanelerinde günlerce nasıl konuşulduğunu; Anadolu’dan gelen her bir zaferle beraber İstanbul’da nasıl kutlamaların yapıldığını; işgal askerlerinin İstanbul’da neler yaptıklarını; işgal güçlerinin İstanbul’u fiili olarak işgal ettiklerinde Darülfünun’a, Harbiye Nezareti’ne nasıl girdiklerini gün gün anlatıyor. Öyle ki o an yaşadığı heyecanı size de hissettiriyor.

İsmail Hakkı Sunata’nın İstanbul’un işgal yıllarından aktardığı yaşanmış hikayelerden birçoğu etkileyici olmakla beraber en etkileyicisi İzmir’in işgalinden iki gün sonra üniversitede cereyan eden toplantı hadisesi. Belki de tarihimizde bir ilk.

Üniversitede kızlı erkekli toplantı

İzmir’in işgalinden iki gün sonra 17 Mayıs günü üniversite öğrencileri derin bir üzüntü içindeydiler. Ders dinleyecek mecallari yoktu lakin. Vatan işgal altındaydı. Bir şeyler yapmaları gerekiyordu. Malum, onlar ülkenin tek üniversitesinin öğrencileriydiler. Bir nevi aydın sayılırlardı. İleride mevki, makam sahibi olacaklar ülkenin yönetiminde söz sahibi olacaklardı.

Onun için o gün derse gitmediler. Konferans salonunda toplandılar. Toplantının tek bir gündemi vardı: Ülkenin tek üniversitesinin öğrencileri olarak İzmir’in işgali karşısında ne yapacaklardı. Toplantıyı izleyen hocaları da toplantının sonucunu merak ediyorlardı. Sadece hocaları değil, dışarıda bekleyen yedek subaylar, diğer yüksekokul öğrencileri bir kısım gazeteci de ” acaba öğrenciler ne yapacaklar” diye toplantıyı seyrediyorlardı. Bir ara bir gürültü patırtı oldu. Bir grup kız öğrenci erkeklerin toplantı halinde olduğunu duyunca salona gelmişlerdi. Erkek öğrencilerin aralarında yer bulup oturdular.

Toplantıya kız öğrencilerin katılması hususu üniversitenin müdürü Naim Bey’in kulağına gittiğinde Naim Bey’in ilk sorduğu soru şu olmuş: “Karmakarışık mı oturuyorlar?” Öğrenciliğin yanında üniversitede katip olarak görev yapan İsmail Hakkı Sunata’da “Evet” demiş “kızlı erkekli oturuyorlar müdürüm.” Naim Bey’de “olmaz böyle şey” demiş. “Hemen söyle kızlar çıksın toplantıdan.”

İsmail Hakkı Sunata durumu hemen toplantıdakilere aktarmış. Toplantıdakiler: “Yahu biz memleket derdiyle içimiz yanarak toplanmış buluyoruz, Naim Hoca ne kafada. Bu kadar bayağı bir düşünce olmaz. Kız talebe çıkmayacak. Müdürü umumiye böyle söyle” demişler.

Katip İsmail Hakkı bir mekik diplomasisi örneği göstererek yeniden üniversitenin müdürü olan  Naim Bey’e gitmiş. ” Toplantıdakiler kızların çıkarılmasına izin vermiyorlar” demiş. Naim Bey’de bunun üzerine “bana derhal inzibat memurlarını çağır” demiş. İsmail Hakkı bir koşu inzibat memurlarını çağırıp gelmiş. Naim Bey inzibat memurlarına “gidin kız talebeleri çıkarın konferans salonundan” diye talimat vermiş.

İnzibat memurları gitmişler, toplantıdan kız öğrencilerin çıkmalarını istemişler. Toplantıdakiler ” kızlar çıkmayacaklar, bu eğlence toplantısı değil. Gidin, genel müdüre bunu böyle söyleyin” demişler.

Sonuçta toplantıdaki erkekler kızların çıkmalarını hiçbir surette izin vermemişler. Belki de bir eğitim kurumunun içinde kızlı erkekli ilk toplantı böylece gerçekleşmiş. Direnen erkeklere de toplantıya katılan kızlara da selam olsun.

Söylemeye ne hacet, bu hatıra benim çok hoşuma gitti. Bayıldım desem yeridir.

Bu ve daha bir çok hikaye için İsmail Hakkı Sunata’nın yazdıkları hem keyifli! bir işgal İstanbul’u anlatısı, hem de geçmişten günümüze kulağa küpe olacak hatıralarla dolu. Unutmadan belirteyim. O toplantıdan İzmir’den Yunanlılar çıkarılıncaya kadar öğrencilerin derse girmeyeceği, vakit geç olmadan pazar günü  öğretmen ve öğrencilerin beraber katılımıyla bir toplantı yapılması kararı çıktı. Efendiler, Kurtuluş Savaşı bu dimağla kazanıldı.

Bu yaziya 1 yorum yapilmis.

Yorum yapmak istermisiniz?

RSS yapılandırılmış değil.

———————————————————–

————————————————————

———————————————————-

———————————————————-

———————————————————

———————————————————

———————————————————

——————————————————–

————————————————————

——————————————————–

———————————————————

———————————————————–

——————————————————-

———————————————————–

E-mail adresinizi yazın

yeni yazılar posta adresinize gönderilsin
(E-posta adresinize gönderilen linki tıklamayı unutmayın)

——————————————————–

————————————————————

YAZI ETİKETLERİ

———————————————————-

———————————————————–

Yazıların ve fotoğrafların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

————————————————————–

Bu sitede emeğe saygı esastır