Kınalıada, Prens Adaları’nın en küçüğü. Ormanı en az olanı. Hakkında en az yazı yazılanı. Haliyle de en az ünlü olanı. Ama Kınalıada’nın bir koyu var. Bütün bu geride kalmışlığı paçavra gibi yırtan bir koyu. Akdeniz’i aratmayacak bir koyu.
Kınalıada’nın en güneyindedir Manastır Koyu. Kınalıada’ya adını veren kınalı kayaların dibindedir. Malazgirt Savaşın’da Türklere yenilen kudretli Bizans İmparatoru Romen Diyojen’in acılar içinde can verdiği manastır ise en tepesindedir.Adını da zirvede herkesi selamlayan bu manastırdan alır.
Kınalıada’nın güneyinde yer aldığından Poyraz almaz. Onun için adanın Boğaziçi’ne bakan sahili sert dalgalarla dövülürken, Manastır Koyu’nda alabildiğine bir dinginlik hakimdir. Berraktır denizi Manastır Koyu’nun, Akdeniz’e inat tül gibidir.
Kumsalı yoktur Manastır Koyu’nun. Onun yerine dalgaların binlerce yıllık gücüne boyun eğip yassılaşan irili ufaklı çakıltaşları vardır. Kınalıada’nın çokça rağbet gören merkez sahili, Bakırköy- Yeşilköy gibi yapılaşma içinde boğulmuş bir hattı manzarasına alırken, Manastır Koyu Yassıada ve Sivriada’yı manzarasına almıştır. Gün batımında ne de güzel görünür bu adalar…Ve güneş burada kınalı kayaların alnında ne de güzel batar…
Doğayı ve tarihi sırtlanmış bu koyun kıyısında köşesinde yerleşim yoktur. Kırmızılı beyazlı zambaklar vardır. Ve o zambaklar gün batımında nasıl da kınalı kınalı parlarlar…
Manastır Koyu’nda bulunan Ülker Plajı’nın Yassıada ve Sivriada’ya uzanan uzunca bir iskelesi vardır. Denize balıklamasına dalmak için idealdir. Şnorkelle yüzdüğünüzde iskelenin dibinde sardalya sürüleri gibi dolaşan balıkları da görebilirsiniz. Rengarenk çaklıtaşlarını, irili ufaklı deniz yıldızlarını da…
Manastır Koyu’na hafta içi ulaşmak için tek bir taşıtınız vardır: Ayaklarınız. Çünkü fayton yoktur Kınalıada?da. Koyla merkez arasındaki ulaşımı sağlayacak olan minübüste yoktur. Ve hafta içi teknede kalkmaz.Gidiş gelişe yaklaşık 1,5 saat ayırmak zorundasınızdır. Manastır Koyu?nun sessiz ve sakin olmasının, kimsece pek bilinmemesinin nedeni de budur zaten. Yüzlerce şezlong başıboş bir şekilde bekler. Sessizlik ve sakinlik arzulayanlar için hafta içleri bire birdir. Hafta sonuysa belli aralıklarla tekne ulaşımı vardır.
vapur saatleri says:
Benden de bir öneri gelsin Ülker plajı ile ilgili.
Havanın şimdiki gibi 30-32 derece olduğu rüzgarsız havalarda adanın arkasına gitmeyin. Zaten hava boğucu bir de sıcak çarpar mazallah. Adanın arkasına gitmek için uygun zamanlar, ön tarafta çok rüzgarın olduğu ve denizin dalgalı olduğu saatlerdir. Ki bu saatlerde belirttiğiniz gibi deniz çarşaf gibi olur.
Ahmet Aykac says:
Uc nesil dogma buyume Kinaliadali oldugum, ailem ahvadi adina sokaklarin oldugu bir yer oldugu, icin size rahatlikla soyleyebilirim ki genel olarak adanin ve ozellikle arkasinin bu hale gelmis olmasi cok ama cok uzucudur. Benim gencligimde her taraftan tertemiz denize girildigi icin adanin arkasina giden cok olmazdi. Allahin denizine girerken de para filan odenmezdi.
Biz bazi gencler giderdik, dediginiz gibi, yuruyerek. O zamanlar oralarin ismi “Manastir Koyu” filan degildi, “adanin arkasi” idi. Daha kuzey yolu (Istanbul yani) olan “Cinar” mevkiinden veya daha guney yolu (Burgaz yani) olan “manastir” mevkiinden gidilirdi. Cinar tarafindan inilirken Faik’in bahcesinden gecilir, Faigin ufak kulubesinde cay kahve icilirdi…Kimseciklerin olmadigi, sakin, tertemiz bir yerdi – ciroz zamani haric. O zaman arkada ciroz kurutulur, pek kotu kokardi.
Kum sirf arkada degil Kinali’nin hicbir sahilinde yoktur. Su anda su sporlari kulubu’nun bulundugu yere eskiden “kumluk” denilirdi ama denizin ici kumluk oldugu icin, sahili degil.
Neyse; resminizin bir kosesindeki dubalari gordukce, suyun dahi “parsellenip” mulk haline getirilmis olmasindan, insanlarin ancak engeller asarak tabiattan istifade edibildigi gordukce, taniminiz dogru olsa da, cok seyler kaybettigimize inaniyorum…
Ahmet Aykac