dsc_0018_1

Güzel ülkemin  Güzel Atlar Ülkesi Kapadokya; rüzgarın özene bezene işlediği peribacalarıyla, trajedi kokan yeraltı şehirleriyle, bin bir zahmetle kayalara oyulmuş kiliseleri ve manastırlarıyla ve milyonlarca yıllık doğa harikası kayalarıyla parıldarken arkada keşfedilmeyi bekleyen derin bir vadi vardır. Yapayalnızdır bu vadi. Unutulmuştur.

3 – 5 bin kadar  güvercinlik vardır bu vadide ve 7 kilometre uzunluğundadır. Çevresi tıpkı Kapadokya’daki gibi milyonlarca  yıllık zarif volkanik kayaçlarla  kaplıdır. Kayaların içlerindeyse keşişlerin barındığı manastırlar, kiliseler vardır. Ama yine de yalnızdır işte.Çünkü Kapadokya’nın parıldayan güzelliğinin ardında gölgede kalmış, unutulup gitmiştir adeta.

Bu unutulmuşluğa bakıp aldanmamak gerekir. Çünkü vadi oldukça merkezi bir yerdedir. Çat kasabası Nevşehir’e 7 km mesafede, vadi de kasabaya bir kaç kilometre mesafede bulunur. Öyle kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde değildir yani. Bu birkaç kilometrelik mesafeden sonra vadi yürüyüşünüz oldukça tepe bir noktadan başlar. Ve bu noktadan Çat Vadisi karşınızda birden arz-ı endam ediverir. Bu manzara, güzelliği öyle bir işlemiştir ki kendini saatlerce bile keyifle izlettirebilir. Bir an için manzarayı bırakıp  sağınızdaki tarlaya doğru yürüdüğünüzde epitopu birkaç metre uzunluğunda olan oldukça kısa bir tahta köprü görürsünüz. Bu köprü, iki yakanın vadinin başlangıcında birkaç metre kadar birbirine yaklaştığının ispatıdır.Ve siz daha vadiye inmeden anlarsınız dar bir vadinin sizi beklediğini. Vadiye inmek için aşağıya doğru inen yolu takip edip merdivenleri kullanmamız gerekir. İnerken de oldukça dikkatli olmalısınız çünkü merdivenler oldukça diktir. O zaman da dik bir vadinin sizi beklediğini anlarsınız.Daha inmeden, vadi size kendini bir tahta köprüyle, bir merdivenle tanıtır böylece.

İndiğinizde görkemli bir güzellik bekler sizi. Kayalara oyulmuş binlerce güvercinlik, vadinin ortasından akan ince bir dere, peribacaları, söğüt ağaçları, kuş sesleri ve rengarenk kelebekler.

Yürüyüşünüze başladığınızda vadiyi ortalayarak akan dere her ne kadar yazın ince bir su şırıltısına dönüşse de yol boyunca size eşlik etmeyi ihmal etmez. Serin suları, yürüyüp yorulunca ayaklarınızı dinlendirmeye bire birdir.

Güvercinlik Vadisi

Vadide dolaşırken bizlere çevreyi tanıtan rehberimiz bir ara Allah günahlarımızı affetsin diye söylenince sordum ” Neden affetsin? Ne yaptın?”
“Biz buraya küçükken  güvercin avlamaya gelirdik” dedi ve biraz soluklanıp ekledi: “Bir avda 14-15 tane vurduğum olurdu. Artık  burada güvercin yok.” Dediği gibi 7 kilometrelik yürüyüş boyunca tek bir güvercine rastlamadık. Unutmadan ekleyeyim: Buranın bir adı Çat Vadisi’yse diğer adı da  Güvercinlik Vadisi’dir.

Vadinin 3 ya da 4. kilometresi civarında demir merdivenlerle çıkılan güvercinlik tıpkı bir ev gibi  tasarlanmıştır. Merdiveni tırmandığınızda şaşırıp kalırsınız. İki katlı, iki odalıdır çünkü. Odalarından biri salon olsa gerek diye düşünebilirsiniz bile. Çünkü nereden baksanız 10 metrekare vardır. Odanın duvarları tıpkı bir duvar kağıdı gibi aşı boyalı süslemelerle bezelidir. Diğer küçük oda ise 2 metrekare kadardır. Üst kata işte bu odadan çıkılır.

Güvercinliği olmayana kız vermezlermiş

Bir zamanlar  Çat kasabasında  güvercinliği olmayana kız vermezlermiş. Yine geline verilen en kıymetli  hediyeler arasında güvercinlikler bulunurmuş.Yani Çat’ın en önemli  kültürel unsurlarından birisiymiş güvercinlikler. Roma İmparatorluğu zamanından kalmış bu kültür mirası. Zaman içinde biraz değişse de, 700 lü yıllardan bu yana aynen kalmış. Çünkü bölgede bulunan bağların verimini en fazla artıran şey güvercin gübreleriymiş. Kolayca oyulabilen volkanik kayalara 5-10 metrekare büyüklüğünde güvercinlikler yapılırmış. En küçük güvercinlik 100 güvercin alabilirmiş. Güvercinlikler yüksek yerlere yapılırmış, kenarları da yumurta akları ve alçıyla sıvanırmış ki insanlar ve yabani hayvanlar erişemesin. Güvercinlerin bu kadar korunmasının nedeni ise; güvercin gübrelerinin bölgede bulunan bağların verimini çok arttırmasıymış.

Güvercinlerin dikkatini çekmek için güvercinlikler çeşitli bitki köklerinden elde edilen boyalarla süslenirmiş. Süslemelerde dinsel öğeler yer aldığı gibi, bölgedeki sosyal yaşama dair motifler de yer alırmış. Anlaşılan o ki; güvercinlik deyip geçmemek lazım.Çünkü güvercinlikler Romalılardan günümüze uzanan bir kültür yolculuğuna davet aslında. Şimdilerde vadi binlerce güvercinlikle kaplı.Öyle ki müstakil olarak yapılanından tutun da 6-7 katlı apartman şeklinde olarak  yapılanı da var. Ama güvercin yok. Çünkü avcılar güvercinlerin sayısını azaltmışlar, yapay gübre de güvercin gübresine olan talebi azaltmış…

Azalan sadece güvercinler mi? İlgi de yok denecek kadar az. Çat Vadisi, Kapadokya’nın ardında unutulup gitmiş adeta.

Fırınasma Vadisi

Çat Vadisi 7 kilometrelik yürüyüş sonrası sonlanıp Fırınasma Vadisi adı altında devam ediyor. Başka bir deyişle bir başka vadiyle öpüşüyor. Tam da bu vadilerin öpüşme mekanı dinlenmek ve bir şeyler atıştırmak için oldukça ideal. Fırınasma Vadisi güvercinliklerinden daha çok peribacalarıyla göz kamaştırıyor.Bu peribacaları Ürgüp ve Göreme’nin şapkalı, sütun şeklinde olan peribacalarından farklı. Her biri fantastik şekillere bürünmüş hayvanlara benziyor. Balığa da benzeyeni var, kuşa da, aslana da dinazora da.Yaklaşık 5 kilometrelik yürüyüş parkuru da böyle devam ediyor. Yol üzerinde Bizans döneminden kalma Fırınasma Kilisesi özellikle görülmeli.Kilise üç katlı. Tavana işlenmiş haç oldukça dikkat çekiyor. Böylece yürüyüş güzargahı 12 kilometre uzunluğuna erişiyor. Ama üzerinde yürüyeni yok!

İşte, Çat Vadisi’ni bu unutulmuşluğundan kurtarmak için Nevşehir Gazeteciler Cemiyeti, Çat Beldesi Belediyesi, Gülşehir Belediyesi ve Aznavur Sanat( İstanbul) ortak  bir projeye imza attılar. Kapadokya’nın ardında unutulup giden bu vadiyi Aznavur Sanat Fotoğrafçıları fotoğrafladılar. Seçici kurulun onayını alan fotoğraflar hem Nevşehir’de hemde İstanbul’da sergilenecek. İlk sergi Eylül ayı içinde İstiklal Caddesi’nde bulunan Aznavur Sanat Evi’nde yapılacak.Diğer sergilerin tarihi  ise projeye katılan Nevşehir’deki kuruluşların ortak kararıyla belirlenecek. Yine bu fotoğraflardan  kataloglar oluşturulacak ve oluşturulan bu kataloglar Türkiye’nin birçok yerine olduğu gibi Almanya ve Kıbrıs’ada gönderilecek. Böylelikle Çat Vadisi’nin görkemli tarihi ve güzelliği zihinlere nakşedilecek.

Nasıl gidilir: Vadiye Nevşehir-Gülşehir yolunun 6.kilometresinden sola girerek gidilebilir. Ayrıca Çat Beldesinden de ulaşılabilir.Çat Beldesine Nevşehir üzerinen sürekli dolmuşlar kalkıyor.

Ne yapmalı: Yürüyüş güzergahı boyunca hiçbir yerleşim yoktur. Dolayısıyla su ve atıştırmalık bir şeyler alınmadan yola çıkılmamalı.Vadiye rehberli turlar yapılmaktadır.Rehberler, Nevşehir Rehberler Derneği tarafından temin edilmekte olup ortalama fiyat 150 liradır.

* Kapadokya adının köken olarak  Katpatuka’dan geldiği düşünülüyor. Katpatuka ise Pers dilinde Güzel Atlar Ülkesi anlamına geliyor.

Yorum yapmak istermisiniz?

RSS yapılandırılmış değil.

———————————————————–

————————————————————

———————————————————-

———————————————————-

———————————————————

———————————————————

———————————————————

——————————————————–

————————————————————

——————————————————–

———————————————————

———————————————————–

——————————————————-

———————————————————–

E-mail adresinizi yazın

yeni yazılar posta adresinize gönderilsin
(E-posta adresinize gönderilen linki tıklamayı unutmayın)

——————————————————–

————————————————————

YAZI ETİKETLERİ

———————————————————-

———————————————————–

Yazıların ve fotoğrafların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

————————————————————–

Bu sitede emeğe saygı esastır