Bu filmin aynı dönemi işleyen diğer tüm tarihi filmler gibi Bizansla arası pek iyi değil.
Oysa Bizans Roma’dır.
Tıpkı onu yıkan Osmanlı gibi.
Film sırasında şahit olduğum bir trajedidir.
Ne zaman Bizans görüntüleri ekranı kaplasa seyircilerde bir kıkırdamadır başlıyor.
Yer yer kahkahalar duyuluyor.
Seyircilerde problem yok.
Problem senoryada.
Aslında senoryada da değil, dipte.
Derinlerde.
Zihniyetimizde.
Nihayetinde bu ülkede, zamanında “Kahpe Bizans” adıyla bir film bile çevrildi.
Utanmadan izlendi.
İtiraf ediyorum, o filmi bende izledim.
Epeyce de güldüm.
Şimdi ki aklım olsa, lanetlerdim.
Oysa Bizans bu topraklarda 1000 yıl hüküm sürdü.
1453’te güçten düşmüş olsa da, İstanbul’un nüfusu 50 000’e kadar azalsa da Bizans hala görkemliydi.
Ve sahip olduğu surlarla güçlü mü güçlüydü.
Ve son imparatoru kaçsa kaçar, teslim olsa olurdu.
Ama savaş meydanında halkı için savaşarak ölecek kadar onurluydu.
Filmde Bizans lay lay lom olarak sunulmuş.
Harem hayatı.
Kızlar.
Bol kahkaha.
Bol içki.
Dışarıda kenti kuşatan 100 000’lik Osmanlı ordusu.
İçeride Bizans hükümdarı lay lay lom.
Küvette yarı çıplak kızlar, içilen şaraplar.
Velhasıl kelam Bizans’a her zaman ki gibi epeyce haksızlık edilmiş.
Küçümsenmiş.
Birilerinin şu senorya yazarlarına basit bir gerçeği hatırlatması gerekiyor.
” Kaybedeni güçlü sunarsan kazanan her zaman daha güçlü görünür”
Ahmet Asar says:
Guray Deniz’e : Dogru, yazar cok guzel soylemis ama sen basbakana politik mesaj verecegim derken kendini gulunc duruma sokmussun. Sinema uzerine elestiri yazisina bile politika bulastiracak kadar partizan insanlarla Bizans’i yazarin anlattigi gibi karikaturize eden/algilayan guruhun hicbir farki yok ki.
Guray Deniz says:
Nekadarda guzel soylemissin kardesim. Allah senin sahip olmus oldugun akli vede fikri hepimize nasip eyler insallah, Basta sayin basbakanimiz olmak uzere tabiki. Darisi milletimizin basina.