
Dünyanın en büyük tarihi mezarlık alanlarına sahip olan İstanbul bir mezartaşı müzesi gibidir. Karacaahamet, Eyüp, Edirnekapı gibi mezarlıklar müzenin büyük odaları; cami, tekke ve türbelerin bahçelerinde bulunan ve hazire adını alan mezarlıklar da müzenin küçük odalarıdır. Şimdi yüzlerce olan bu odaların sayısı vakt-i zamanında binlerceydi. Mesela Taksim, Tarlabaşı, Şişhane, Galata hattı komple mezarlıktı ve Büyük Mezarlık, Küçük Mezarlık adı verilen […]

Ölüm her ne kadar yalnız yaşansada mezarlıkta toplu halde ve gayet kalabalıkça bulunan mezartaşları bu görüntüye her zaman tezat oluşturur. Bu anlamıyla mezarlıklar ölümün yalnızlığına yakışmayacak derecede kalabalıktırlar. Hatta cümbür cemaat denecek derecede sıkışıktırlar. Ama üç sokak arasında sıkışıp kalmış ve muhtemelende epeyce parçalanmış bu haziredeki bu mezartaşı mezarlığında da olabildiğince yalnızdır. (Mezartaşı muhtemelen Nakşibendi tarikatına bağlı bir devlet memuruna […]

” Silivrikapı Surları üzerinde “Bağdat fethedildi, Bağdat fethedildi ” diye sevinirken ayağı kayıp düşen bir zatı muhteremin hikayesine dairdir.” İstanbul’un kara surlarının diplerinde sıklıkla mezarlar, türbeler bulunur. Çünkü İstanbul’un fethi sırasında şehit olanlardan bazıları şehit oldukları yere gömülmüşlerdir. Hatta bu mezarların vesilesiyle zamanla buraya gerçekleşen definler sur önlerinin bazı bölümlerini mezarlık haline getirmiştir. Mesela Eğrikapı ve Yedikule sur dipleri böyledir. […]

Nice seyyah geldi gitti İstanbul’a, nerdeyse hepsi de ortak bir noktada birleşti: “Osmanlının mezarlığı muhteşemdir. ” Hatta İstanbul’a birkaç kez gelen ünlü Fransız edebiyatçı Gerard De Nerval İstanbul’da Boğaziçi’nden, saraylardan, köşklerden, sokaklardan daha fazla mezarlıkları beğendi. Osmanlıda her bir mezartaşı bir sanat abidesidir. Öyle ki devrin tüm sanatsal üslupları taş işçiliğinden tutun hat sanatına, manzum biyografisinden tutun başlıklarına kadar bir […]

Fotoğrafta geleneksel Osmanlı mezartaşlarının zerafetini, modern bir kadının zerafeti tamamlıyor. Mezartaşlarının başlıklarına ve kadının şapkasına dikkat! Kimbilir, belki de Osmanlı mezarlıklarıyla ilgili çekilmiş en iyi fotoğraf bu. Çünkü uygarlık tarihine yön veren iki kavram olan geleneksel ve modernite bir kadrajda buluşuyor. Yıl 1919. Yer, Üsküdar’da bir mezarlık, muhtemelen Karacacaahmet Mezarlığı. Fotoğrafçı, National Geographic fotoğrafçılarından olan Morıtımer J. Fox.

Benim Osmanlı mezarlıklarına özel bir ilgim var. Çünkü bu mezarlarda tarih desen tarih var, sanat desen sanat var, doku dersen doku var, ne kadar ironik olsa da hayat desen hayatta var. Birkaç yıla kalmaz İstanbul’daki Osmanlı mezarlıklarının seceresini çıkaracak ve fotoğrafın altın kurallarına sadık kalarak fotoğraflayacağım. Bu fotoğrafı dün Nakkaştepe Mezarlığı’nda çektim. Fonda Boğaziçi köprüsü var. Ad olarakta “Yaprakların Ardındaki […]

Nice seyyah geldi gitti İstanbul’a, nerdeyse hepsi de ortak bir noktada birleşti: “Osmanlının mezarlığı muhteşemdir. ” Hatta İstanbul’a birkaç kez gelen ünlü Fransız edebiyatçı Gerard De Nerval İstanbul’da Boğaziçi’nden, saraylardan, köşklerden, sokaklardan daha fazla mezarlıkları beğendi. Osmanlıda her bir mezartaşı bir sanat abidesidir. Öyle ki devrin tüm sanatsal üslupları taş işçiliğinden tutun hat sanatına, manzum biyografisinden tutun başlıklarına kadar bir […]

” Mezarlıkları onarmak Türkiye’de adet değildir ve bu anıt taşlar ince, uzun ve genellikle silindirik olduklarından dolayı, bir süre sonra dikey durumlarını terkederek her istikamete doğru eğilirler. Bu da mezarlıklara yabanıl ve olağanüstü bir görüntü verir.” (Seyyah Francis Marion-Crawford’un 1890’larda İstanbul adlı kitabından alıntıdır)

Oyun illa ki parklarda mı oynanır. Sokaklarda mı? Mesela mezarlıklarda oynanmaz mı? Mesela, sırf oyun olsun diye Scooby Doo 500 yıllık tarihi bir mezarlığın toprağına gömülmez mi? Sonrasında da üstüne tahtalar örülmez mi? Toprağı serpilmez mi? Mezartaşı dikilmez mi ? Müthiş bir oyun oynamanın keyfiyle tebessüm edilmez mi ?

Şirinliğine bakıp aldanmayın, bu güvercinler çok politik. Hiç slogan atmamışlardır ama “İşte Taksim İşte 1 Mayıs” kabilinden çok slogan duymuşlardır ve ardından gelen biber gazlarını da bolca yemişlerdir. Kendileri kaçmışlardır ama ya henüz uçamayan yavruları… Ve bu güvercinler birer ana-baba olarak evlat acılarını minicik yüreklerine gömmeyi becermişlerdir. Seslerinin çıkmadığına bakmayın, Tramvay Durağı’nda yapılan politik basın açıklamalarını bolca dinlemişlerdir. Ve içten içe destek vermişlerdir herhalde. Eee nihayetinde bunlar […]