Boğaziçi’nde bulunan toplam 366 yalının 136 sı Sarıyer ilçe sınırları içinde bulunduğundan, Boğaziçi’nin yalıları ile en zengin ilçesi Sarıyer’dir. Sarıyer yalıları Beşiktaş sınırında Mısırlı Yusuf Ziya Paşa Yalısı ile başlar, Büyükdere sahillerine kadar uzanır. Bu yazı, bu yalılardan Osmanlı tarihinde yer etmiş ve ilk etapta bilinmesi gereken 32 sini konu alıyor. Beşiktaş’tan Sarıyer’e ve ötesine uzanan bir vapur seyahatinizde bu yalıları […]
Boğaziçi’ne kıyısı olan ilçeler içinde en az yalısı olan ilçe Beşiktaş’tır. Bu durumun en önemli nedeni, Dolmabahçe’den Ortaköy’e kadar uzanan hat üzerinde birer yapılar kompleksi olan Dolmabahçe ve Çırağan saraylarının bulunmasıdır. Bu sebeple Beşiktaş’ta yalılar zinciri Ortaköy yalılarıyla beraber başlar. Boğaziçi’nde bulunan toplam 366 tarihi yalının 37 sine Beşiktaş ev sahipliği yapar. Bu yazı bu yalıların 8 ini konu alıyor. […]
Ortaçağ’a kadar bir kenti savunmanın en iyi yöntemi adına sur denilen, üst üste binen duvarlar inşa etmekti. Kent, yüksekliği 10 metreyi geçen bu duvarlarla çepeçevre sarıldığında kenti savunan 5 bin asker, 100 bin 150 bin askere karşı bana mısın demeden savaşıyordu. Bir de galip geliyordu üstelik. Ortaçağ’ın en güçlü sur sistemine İstanbul sahipti. İstanbul’un etrafını kesintisiz bir hat boyunca 19,5 […]
Osmanlı’nın İstanbul’daki ilk topraklarından olan Beykoz, Üsküdar sınırında Göksu’dan başlayıp Karadeniz’e kadar kesintisizce devam eder. Çevresi doğal güzellikleriyle ün salmış köylerle doludur. Bu sebeple bir çok Osmanlı sultanının gezip eğlendiği, avlandığı bir yer olmuştur. Halk da mesire alanı olarak yine bu köyleri seçmiştir. Bir çok seyyahın seyahatnamesinde geçen ve “Asya’nın tatlı suları” olarak anılan Göksu ve Küçüksu, Osmanlı’nın en popüler […]
Boğaziçi, Asya ve Avrupa kıyılarını süsleyen yüzlerce yalısıyla adeta bir Yalı Müzesi’dir. Bu müzede yalıların mimari yapılarını, süslemelerini ve yaşanmışlıklarını inceleyerek Osmanlı’nın Boğaziçi kültürünü tanıyabiliriz. Yalamak fiilinden türeyen “yalı” Boğaziçi’nde bulunan denize sıfır konutlardır. Eğer konutun denizle irtibatı yoksa konut, köşk olarak isimlendirilir. Dolayısıyla bir yapının “yalı” olarak adlandırılabilmesi için, denizin dudağında olması şarttır. Eskiler, bu sebeple yalı için leb-i […]
Kadıköy’ün en aristokrat semti olmakla ünlü Moda, Bizans ve uzun Osmanlı dönemi boyunca bağlık, bahçelik ve çayırlık alanlarıyla maruftu. Kadıköy Çarşı’dan Kurbağalıdere’ye kadar denize bir burun olarak uzanan, yer yer Rumların ve Ermenilerin iskan ettiği bu alanda balıkçılık ve avcılık yapılıyordu. Elbet mesire yeriydi aynı zamanda. Çoklukla günübirlik pikniklere, çeşitli eğlencelere mekanlık ediyordu. 1850’lili yıllarda Latin kökenli bir aile olan […]
İslam bilim tarihini çok bilmediğimiz muhakkak. Hatta yer yer azımsadığımız da muhakkak. Oysa 1000 yıl önce dünya her şeyi biliyordu. Ve hiçbir şeyi azımsamıyor, bilim ve teknik alanında ilhanmını İslam bilim adamlarından alıyordu. Bizans imparatorundan sırf tercüme edip çoğaltmak için, ödünç olarak kütüphanesini isteyen kişi bir halifeydi. Bir ışık aşığı olan İbni Heysem, karanlık bir odada otururken, küçük bir delikten içeriye […]
İstanbul metropolü denince akla gelen ilk yerlerden biri Levent’tir. Levent, bir tasarım-kenttir. İstanbul’da modern bir altyapıya sahip, çağdaş bir yaşam alanı olarak tasarlanmıştır. Bir anlamda çağın, İstanbul’a dokunduğu eldir. Bir prototiptir. Bu sebeple özgün bir tarihi vardır. Memur, öğretmen, esnaf gibi orta gelirli yurttaşlar için modern düzenlemeye sahip bir yaşam alanı olarak kurgulanan Levent, sonrasında sinema, sanat ve edebiyat çevresinin […]
Ey tesadüf, sen nelere kâdirsin! Ya da tesadüfün yazdığı tarih mi demeli? Fransızlar soğuk şaraplarımız ısınmasın, aman şunlara bir mahzen yapalım derken koca bir Bizans sarayı bulmuşlardı çünkü. Değil Marmara’nın, değil Türkiye’nin, dünyanın en büyük devrimine İstanbul’un da ortak olduğunu ortaya koyan arkeolojik keşifi bulan bir demiryolu işçisiydi. Sultanahmet Meydanı’nı süsleyen Yılanlı Sütun’un 250 yıldır kayıp olan başı, hafriyatın içinden bir […]
Bu yazıyı 6. sınıf öğrencilerimden Rümeysa Duymaç ve Betül Uçan beraber kaleme aldılar. Bütün bu sarayları beraber gezdik. Gezi sonrası beraber çalışmalar yaptık, konu ile ilgili düşündük, tartıştık. Aynı zamanda bireysel olarak araştırma yaptılar ve çeşitli kitaplar okudular. Süreç sonunda bu konuda o kadar iyi oldular ki, Osmanlı saray kültürü dünyasını masaya yatıran iki radyo programına konuk oldular. Radyoda onları […]
Çok okuyan mı bilir çok gezen mi? sorusu hala sorulduğuna göre, münazara yarışmalarında hala yer bulabildiğine göre net bir cevabı yok. Soruyu şöyle değiştirelim o zaman. Çok okuyan mı değer bilir yoksa çok gezen mi? İşte bu sorunun cevabı var: Çok gezen. Bir süredir 6. sınıf öğrencilerimle “Çocuklarla Osmanlı tarihi sarayları sohbetleri” adı altında bir proje yürütüyorum. Bu projede Osmanlı’nın […]
İstanbul’un köylerini gezmek uzun zamandır aklımdaydı. Cumartesi ( 30 Eylül 2017) itibariyle başlıyorum. İstanbul’da toplam 151 köy bulunuyor. Elbette hepsini gezmeyeceğim. Bir elemeye tabi tutunca geriye 40 kadarı kaldı. Belirlediğim parametrelerden biri köyün deniz kıyısında olup olmaması? Eğer deniz kıyısındaysa banko gidilecek. Eğer deniz kıyısında değilse tarihi ya da doğal bir güzelliğe sahip mi değil mi ona bakacağım? Mesela Şile’ye […]
İstanbul’un yangınları, dünyada bir benzerine az rastlanan dramlar yaratmıştır. Tarih, bu amansız düşmana “ejderha” adını veriyor. İstanbul’da cehennemler yaratan bu ejderha yedi başlı değil, bazen ateşler saçan yirmi yedi başlıdır. 1500 lerin başlarından 1900 lü yılların ortalarına kadar yaklaşık 40 kez sahneye çıkan bu ejderha, İstanbul’un yarısını yakıp yok etmiş ardında binlerce evsiz, yüzlerce ölü beden beden bırakmıştır. Her yangın […]
İtilaf Devletleri’ne ait 73 parça savaş gemisinin İstanbul Limanı’na demirlediği 13 Kasım 1918 de İstanbul’un fiilen işgali başlamıştı. İşgal güçlerinin İstanbul’dan ayrıldığı tarihse 5 yıl sonra olacaktı: Ekim 1923 Patronluğunu İngiltere ve Fransa’nın yaptığı işgal güçleri bu 5 yıl boyunca İstanbul’da hamamdan otele, kuleden camiye, handan okula onlarca yapıyı kullandılar. İşgal güçlerinin, Kuva-yı Milliye’ci direnişçilere işkence yaptıkları bina şimdilerde bir öğretmenevi, karargah […]
Hayal edin. Akşam vakitleri. Boğazın ortasında vapurdasınız. Dört çevrenize bakıyorsunuz. Parıldayan ışıklar içinde camiler, saraylar, kışlalar, kuleler göreceksiniz. İşte o gördüklerinizin yarısını onlar yaptı. Onlar Ermeni mimarlar. Balyanlar. İstanbul’un sülietine damgasını bir Mimar Sinan vurdu bir de ailecek onlar. Balyanlar herhangi bir devlet kurumuna bağlı değildiler. Direkt padişaha bağlıydılar. Padişahın isteği olan Avrupai yaşam tarzını simgeleyen büyük, gösterişli, bol heykelli ve […]
Almanlar İstanbul’a belki çok fazla bina yapmadılar ama yaptıkları binaların hemen hepsi simge kıvamındadırlar. Deyim yerindeyse Almanlar az yaptılar ama öz yaptılar. Boğazın sülietine damgasını vuran Haydarpaşa Garı, Sirkeci Garı, Eminönü’nde yeşil kubbesiyle dikkat çeken ve İstanbul’un ilk betonarme binalarından olan Germanya Han, yine İstiklal Caddesi’nin en görkemli hanlarından olan Rumeli Han, Anadolu Yakası’ndan Avrupa Yakası’na geçerken sağda Japon evlerini […]