Boğaziçi’nin martıları da güzel karabatakları da. Gri balıkçılları da güzel sakarmekeleri de. Ama yelkovanları bambaşka. Onlar Boğaziçi’nin gizemlileri.
Adını bir yelkovan gibi sürekli hareket etmesinden alan yelkovan kuşları, tek başlarına dolaşmazlar. Yüksekten uçmazlar. Minik kanatlarını sürekli çırparken görürsünüz onları. Öyle leylekler ya da bilumum göçmen kuşlar gibi “termal bir akım bulayım da şöyle bir süzülüp keyif yapayım” demezler. Sakın simit atmayın, tenezzül bile etmezler. Her haliyle ilkeli kuşlardır yelkovanlar. Bu yüzden çok gizemlidirler.
Şair Orhan Veli Kanık bu gizemin peşine takılmıştır:
” gün olur, başımı alır giderim,
denizden yeni çıkmış ağların kokusunda
şu ada senin, bu ada benim,
yelkovan kuşlarının peşi sıra ”
Yazar Murathan Mungan’sa adını beğenmiştir yelkovan kuşlarının. Öyle ki Mungan, kendi yazarlığını yelkovan kuşlarının üzerinden anlatır: “Renklerin, çiçeklerin, kuşların kendilerini bilmesem de, adlarını severim. Çünkü bir şair ve yazar olarak, kelimeleri severim. Yelkovan kuşunu görsem tanımam ama adını severim.”
Bir tarih ve edebiyat müzesi olarak Boğaziçi
Recaizade Mahmut Ekrem Boğaziçi’nin Asya yakasında bulunan Vaniköy’de bir yalıda doğdu. Avrupa yakasında, Yeniköy’de bulunan bir yalıda yaşadı. Ve ünlü eseri Araba Sevdası’nı bu yalıda kaleme aldı. Kandilli’de bulunan Kıbrıslılar yalısı da Yahya Kemal’den Refik Halit’e, Yakup Kadri’den Abdülhak Hamit’e uzanan katılımcılarıyla ev sahipliği yaptığı edebiyat meclisleriyle ünlü. Keza başkaca yalılar da. Sadece yalılar değil yelkovanlar gibi Boğaziçi’nin kuşları da edebiyatın konusu oldu. Ünlü edebiyatçılarımızın kalemlerinde kendilerine yer buldu. Bu yüzden Boğaziçi yüzlerce yılık yalıları, sarayları, camileriyle bir tarih müzesi olduğu kadar bir edebiyat müzesidir de aynı zamanda.
Yelkovan kuşlarını kısacık bir vapur seyahatinde bile görebilirsiniz. Bir grup kuş gözlemci yakın zaman önce 4 saat içinde Boğaziçi’nden tek bir yönde geçen 54 bin yelkovan kuşu saymışlar. Bu yüzden görmemeniz neredeyse imkansız. Biraz dikkat etmeniz yeterli. Yelkovanlar 15-20 bireyden oluşan gruplarıyla ve denize yakın uçuşlarıyla kendilerini hemen belli ederler. Kanatları sanki denize değecek gibidir.