istanbul suları

Bizans’tan İSKİ’ye çok sular akmıştır.

Burhan Oğuz “Bizans’tan Günümüze İstanbul Suları” adlı kitabına işte bu beylik sözle başlamış.

Tarihin bir su gibi bir süreklilik bir devam olduğunu; bir sonraki uygarlığın bir önceki uygarlığın yapılarını, temellerini kullanarak yükselen bir tür dayanışma olduğunu tek cümlede özetliyivermiş: Bizans’tan İSKİ’ye çok sular akmıştır.

Kadim sorun: İstanbul’da su

İstanbul’da su, her zaman sorundu. Tatlı su kaynağına sahip olmadığından suyun dışarıdan getirilmesi gerekiyordu çünkü. Bunun için Bizans’ı, Osmanlı’sı, Cumhuriyet’i elbirliği etmişcesine  suyu dışarıdan getirebilmek için projeler üretti.

Zamanı geldi Halkalı’yı, zamanı geldi Belgrad Ormanları’nı zamanı geldi Terkos’u zamanı geldi Melen Çayı’nı bir su alma havzası olarak belirledi. Suyu bu havzalardan onlarca kilometre öteye taşıyabilmek için yağmura, fırtınaya, depreme vargücüyle direnen dirayetli su kemerleri inşa etti, yeraltına bir tür yeraltı ırmağı olan künkler döşedi, barajlar yaptı.

Çözebildi mi peki?

İkibinyıllık hayalet

Yıl 2014’te biraz bi yağmur yağmasın, kar düşmesin toprağa yaşanabilecek kuraklığa dair felaket senaryoları üretildiğine göre çözemedi. Kadim sorun tarihten gelen ikibinyıllık bir hayalet gibi korudu kadimliğini.

Bana mısın demedi. Duruşundan hiç taviz vermedi bu ikibinyıllık hayalet. Ne Bizans’ın bu ikibinyıllık hayaleti toprağın dibine gömmek için inşa ettiği devasa sarnıçlar; ne Muhteşem Sinan’ın zamana meydan okuyan su kemerleri; ne Cumhuriyet’in kompleks barajları yetmedi ikibinyıllık hayaleti öldürmeye.

Bizans’tan Günümüze İstanbul Suları

İstanbul 2000 yıla yaklaşan tarihsel periyotta su sorununu hangi yolları ve hangi mimari enstürümanları kullanarak çözmeye çalıştı. Su alma havzaları olarak hangi tarihsel dönemde nereleri belirledi, hangi projeleri üretti.

İstanbul’un bentlerini, su kemerlerini, su havzalarını merak eyleyenler için önemli bir kitap olan Burhan Oğuz’un “Bizans’tan Günümüze İstanbul Suları” kitabı, ikibinyıllık bu hikayeyi anlatıyor. Mutlu sonla bitmeyen bir hikaye bu. Türk filmlerine hiç benzemiyor.

 

Bu yaziya 1 yorum yapilmis.

  • Dediğiniz gibi tatlı su kaynaklarına sahip olmadığından su Istanbul için başından beri sorun olmuştur.Bizans’tan kalan kemerleri hatırlayın. Günümüzün gelişen teknolojisi karşısında bu sorunun alt edilmesi gerekirdi ama şimdiki sorun Istanbul nüfusunun çok artmasıdır. İyi çalışmalar

Yorum yapmak istermisiniz?

RSS yapılandırılmış değil.

———————————————————–

————————————————————

———————————————————-

———————————————————-

———————————————————

———————————————————

———————————————————

——————————————————–

————————————————————

——————————————————–

———————————————————

———————————————————–

——————————————————-

———————————————————–

E-mail adresinizi yazın

yeni yazılar posta adresinize gönderilsin
(E-posta adresinize gönderilen linki tıklamayı unutmayın)

——————————————————–

————————————————————

YAZI ETİKETLERİ

———————————————————-

———————————————————–

Yazıların ve fotoğrafların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

————————————————————–

Bu sitede emeğe saygı esastır