Babası ilmiye sınıfından bir katip. Amcası imam. Kendisiyse Osmanlının belki de en delikanlı materyalisti. Çünkü Osmanlı gibi muhafazakar bir toplumda materyalist düşüncelerini gözünü budaktan sakınmayarak savunan biri o. Haliyle de cezası hep yurt dışında sürgün yaşamak olan biri. Ama ne siyasetin ne de sıkı sıkıya bağlı olduğu materyalizmin peşini hiç bırakmayan biri.
Sürgündeyken Cumhuriyet’in temel taşı olan İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni birkaç arkadaşıyla beraber kurdu. Batılılaşmayı ve dine karşı bilimi savunmasıyla ünlü İçtihad adlı dergiyi yine sürgündeyken Cenevre’de çıkardı.
2.Meşrutiyet döneminde Abdülhamit devrilince, İstanbul’a geldi ve yerleşti. Ünlü dergisi İçtihad‘ı burada, bir katını konut olarak, bir katını da dergiyi çıkardığı basımevi olarak kullandığı bu binada çıkardı.
Batılılaşmanın tavizsiz ve köktenci savunucusu İçtihad, defalarca kapatıldı. Başka adlar altında yeniden çıkardı. Hatta İçtihad, Şeyhülislamın fetvasıyla Galata Köprüsü’nden denize bile atıldı. Ama yılmadı. 28 yıl boyunca aralıksız çıkardı İctihad’ı.
Dergisinde, saltanat rejiminin ve hilafetin kaldırılmasını, laikliğin getirilmesini, toplumun her köşesinde dinin değil de bilimin egemen olmasını, Arap alfabesinin kaldırılıp Latin alfabesinin getirilmesini hararetle savundu. Anlayacağınız, Atatürk’ün yaptığı birçok devrimin altında fikren onun imzası var.
O, Abdullah Cevdet. İstanbul’daki konutunun adı da İçtihad Evi. Cağaloğlu’n da . Molla Fenari Camii’nin tam karşısında, Çatalçeşme Sokak’ta.