Françesko, eğlence düşkünü zengin bir çocuktur. Bir askeri seferde yakalanır ve yaklaşık bir yıl kadar esir hayatı yaşar. Yaşadığı bu esir hayatı sonrasında bütün hayat felsefesi değişir Frençesko’nun. Bu eğlence düşkünü ve zengin çocuk fakirlikte ilahi bir adalet arayan, keşiş hayatına övgüler düzen biri olmuştur artık.
Ve herkesi yoksulluğa çağırmaya başlar Frencesko. Çünkü İsa yoksuldur ve önemli olanda İsa gibi yaşamaktır zaten.
Frençesko bu çağrıyı yaptığı zaman tarih 1200’lerin başıdır ve Frençesko’da daha 20’li yaşlarının başında gencecik bir delikanlıdır. Yeni bir tarikat doğar böylece Hristiyanlık’ta. Frençesko’nun takipçileri anlamında Fransisken‘ler.
Fransiskenler yoksulluğu yüceltirler. Çünkü gerçek bir Hristiyan, her türlü maddi değerden yoksun olarak yaşamalıdır. Tıpkı İsa gibi. Ve insanlar günahlarından arındırılmaya çağrılmalıdırlar. Bunun içinde gezgindirler Fransiskenler. Sürekli yolculuk yaparlar.
Yukarıdaki Meryem Ana heykelciği de böyle geçmişe sahip bir tarikatın kilisesinin girişinde bulunuyor. Ve bu kilise bir Fransisken kilisesi. Adı da Santa Maria Draperis. Tarihi de Fransisken tarikatının tarihine epeyce benziyor. Çünkü epeyce geziyor.
Fransiskenlerin 1453’te Sirkeci’de “Santa Maria” adlı bir kiliseleri vardır. Daha sonra Galata’ya taşınırlar. Kilise 1584 yılındaki Galata’yı kasıp kavuran yangında kül oluverir. Bunun üzerine yine bu tarikata gönül vermiş olan Madam Draperis kilisenin yeniden yapımı için arsa bağışlar. Yeni kilise arsasını bağışlayan Madam Draperis’in de adının eklemlenmesiyle 1590’lı yıllarda açılır. Yani kilise artık Santa Maria Draperis kilisesi olmuştur.
Talihe bakın ki bu yeni yapılan kilisede 1660’da ki yangında yeniden yanar. Ve yeniden yapılır. Yeni yapılan kilise, 1678’deki yangında bir daha yanınca, artık bu bölgeye yani Galata civarına bir daha yapılmaz.
Beyoğlu’na yapılır ya da o zamanki adıyla Pera’ya. Ama burda çıkan yangında da yanar. Bu sefer 1769 ‘da bugünkü olduğu yere yapılır. 1870 deki Beyoğlu yangında yeniden yanar. Haliyle yeniden yapılır. Şu anki kilisede bu yangından sonra yapılan kilisedir.
Yani Santa Maria Draperis Kilisesi’nin Sirkeci’den başlayıp, Galata’ya oradan Beyoğlu’na uzanan bir yolculuk tarihi vardır.
Tıpkı bir manastırın içinde oturup, yıllarca bir odada ibadet etmektense, sürekli yolculuk yaparak insanlara çağrı yapmanın daha doğru olduğuna inanan Fransisken Keşişler gibi.
1904 yılında yapılan kilisenin girişinde bulunan kitabe özellikle dikkat çekici. Çünkü Hristiyanların önderi Papa’nın adı bir caminin kitabesinde yazılı mıdır bilmiyorum ama bir İslam Halifesi’nin adı bir kilisenin giriş kitabesinde yazılıdır. O da bu kilisedir. Bu kitabede Sultan 2. Abdülhamit’e (ve dönemin belediye başkanı Rıdvan Paşa’ya ) kilise yapımı sırasında gösterdikleri kolaylıklar için teşekkür ediliyor.
Not: Santa Maria Draperis Kilisesi, İstiklal Caddesi üzerinde Galatasaray’dan Tünel’e doğru giderken sol kolda bulunmaktadır.
BİTİRME PROJESİ BEYOĞLU GEZİSİ | says:
[…] İstiklal Caddesi’ndeki yürüyüşümüze devam ediyoruz. Biraz ileride caddenin sağında Odakule bulunuyor. 1976 yılında İstanbul Sanayi Odası tarafından yaptırıldığı ve o dönem o bölgenin yüksek yapılarından olduğu için bu isimle anılır. İstiklal Caddesi’nden Pera kısmına geçiş noktası olarak kullanılan kısımdır.Odakule’den devam ettiğimizde sağ tarafta Paşabahçe Mağazası’nın yan sokağında Terkos Çıkmazı bulunur. Terkos Pasajı sonrasında caddede devam ettiğimizde solda Hollanda Konsolosluğu ve biraz daha ileride Santa Maria Kilisesi bulunur. […]
İstanbul’un Gölgelerinin Altına Saklanmış 7 Yapı – Arsız Sanat says:
[…] Bir Fransisken kilisesi: “Santa Maria” […]
serkan civelek says:
bir ağaç gibi tek ve hür… ve bir orman gibi kardeşçesine…
“Beyoğlu rehberi.” « İFT says:
[…] Biraz ileride farkedilmesi güç bir kilise var. Bir Fransisken kilisesi Santa Maria. Caddenin aşağısında. Ancak 20-30 merdiven inerek girebiliyorsunuz. Bu yüzden de pek farkedilmiyor. Bu kiliseye 5 dakika da olsa kesinlikle uğrayın derim. Çünkü içi çok güzel. Ve bu güzelliğe eşlik eden güzel bir hikayesi var.http://www.biristanbulhayali.com/bir-fransisken-kilisesi-santa-maria […]
“Beyoğlu rehberi.” « AKIN LASTIK LTD. says:
[…] Biraz ileride farkedilmesi güç bir kilise var. Bir Fransisken kilisesi Santa Maria. Caddenin aşağısında. Ancak 20-30 merdiven inerek girebiliyorsunuz. Bu yüzden de pek farkedilmiyor. Bu kiliseye 5 dakika da olsa kesinlikle uğrayın derim. Çünkü içi çok güzel. Ve bu güzelliğe eşlik eden güzel bir hikayesi var.http://www.biristanbulhayali.com/bir-fransisken-kilisesi-santa-maria […]
Kursat Pekun says:
Yaziniz cok guzel olmus, ve ozellikle yolun arka tarafinda kalan bu guzel tarihi yapiyi unutturmamak ve halka hatirlatilmasi yonunde onemli bir yazi. Acaba okuyanlarin burayi daha kolay bulabilmeleri icin google earth’den yerini igne ile gosteren bir gorselide eklemeniz daha iyi olmazmiydi diye dusunuyorum?
Ramazan Bedük says:
Birara denedim ama o zaman yazının kapsadığı alan çok genişliyor.Bende vazgeçtim.
SERKAN says:
Gerçekten eski zamanlardan günümüze kadar ulaşmış bu yapıtların hepsi ilginç hikayelerle dolu.
Ama bunu pek yadırgamamak gerek.Çünkü ne de olsa BURASI İSTANBUL…