web analytics

Bizans mahzeni

Eminönü ve Tahtakale’de bulunan tarihi hanlara Kapalıçarşı’yı ve Mısır Çarşısı’nı bir kenara koyarsak genelde pek ilgi gösterilmez. Bu ilgisizliğin nedeni, hanların birbirine çok benzemeleriyle açıklanır. Oysa kazın ayağı hiç de öyle değildir. Kimi hanlar sunduğu İstanbul manzarasıyla; kimi hanlar çatı katındaki esnaf lokantasıyla; kimi hanlarsa dehlizleriyle, Bizans koridorlarıyla ilgiyi fazlasıyla hak eder çünkü.

Balkapanı Hanı da bu hanlardan biridir. Ve rivayete göre buradan Ayasofya’ya giden bir yol bile vardır.

Osmanlı’da ticaretin can damarı: Kapan

İstanbul’a dışarıdan gelen bal, un, yağ, şeker gibi temel ihtiyaç maddeleri ilk önce  “kapan”  denilen hanlarda depolanırdı. Ürünler burada tartılıp, gerekli kontrolleri, vergilendirmesi, fiyat tespiti yapıldıktan sonra İstanbul pazarlarına dağıtılırdı.

Kapan, Osmanlı’da ticaretin can damarıydı. Modern anlamda hem “borsa”nın hem de “hâl“in yüklendiği misyonu üstleniyordu çünkü. Borsa işlevini yüklenmesi, ürünlerin fiyatının burada belirlenmesinden kaynaklanırken; hal işlevi görmesi, tartılıp fiyatı belirlenen ürünlerin toptan satımının buradan yapılmasından kaynaklanıyordu.

İstanbul’da bir çok kapan olmakla beraber, en büyükleri Unkapanı, Yağkapanı ve Balkapanı’ydı. Bu üçünün içinde de en önemlisi, hem yüklendiği misyon açısından hem de tarihi değer olarak Balkapanı’ydı.

Unkapanı bir semt adında yaşıyor şimdi. Yağkapanı, Galata’da bir sokağın adında. Balkapanı’ysa 1500 yıldır kesintisizce ayakta.

En önemli kapan Balkapanı

Balkapanı’nın ticari olarak önemi yakın zamana kadar burada bulunan kantardan kaynaklanıyordu. Öyle ki İstanbul’da ticari faaliyette bulunan bütün tüccarlar kantar ayarlarını bu kantara göre yapıyorlardı. Tarihi olarak önemiyse Balkapanı’nın üzerinde yükseldiği mahzenden kaynaklanıyor. Çünkü bu mahzen bir Bizans mahzeni ve yapım yılı olarak  500’lü yıllar ifade ediliyor.

Ne zaman yaptırıldığı tam olarak kestirilemeyen hanın, Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırıldığı kesin. Çünkü, Balkapanı’nın gelirleri Ayasofya’ya vakfedilmiş. Vakfiyede Balkapanı için aynı zamanda “Hanı Kadimi Sultani” nitelemesi kullanılmış. Bu niteleme şu açıdan önemli. Fatih devrinde Bizans’tan kalan bütün eserler için “kadim” kelimesi kullanılıyordu. Mimari delilleri bir kenara bırakacak olursak, Balkapanı mahzeninin bir Bizans mirası olduğunun en önemli delillerinden biri de bu.

Han, ortasında geniş bir avlusu bulunan, 2 katlı, klasik bir kervansaray mimarisine sahip ve üstü kubbeyle örtülü 85 odadan oluşuyor. Osmanlı döneminde sadece balın değil, yağ, şeker, balmumu gibi ürünlerin de depolandığı handa, 17. yüzyıldan itibaren Mısırlı tüccarlar kalmaya başlamış. Bizzat Evliya Çelebi “Balkapanı kale gibi bir büyük handır. Mısırlı tüccarlar burada eğleşirler” diyor.

Balkapanı’nın altındaki Bizans Mahzeni

Osmanlı Balkapanı’nı yaparken, burada daha önce bulunan bir Bizans hanının mahzen kalıntıları üzerine yapmış. Bu konuda oldukça pratik düşünmüş Osmanlı. Temeli komple yıkıp, aynı temeli yeniden yapacağına eski temeli olduğu gibi kullanmış. Bizans hanlarının da mimari açıdan Osmanlı hanlarına benzeşimini düşündüğümüzde Osmanlı’nın tercihi oldukça mantıklı görünüyor.

Balkapanı’nın altında bulunan mahzen tuğla kemerli tonozlardan ve sütunlardan ibaret. Mahzen, hanın odalarının altında bulunuyor ve L şeklinde. Yani hanın kare şeklinde olduğunu düşünürsek, odaların yarısının altında mahzen falan yok. Ayrıca, ortadaki avluya denk düşen kısımda da mahzen yok.

Geçen hafta bir grup arkadaşla, mahzende dolaşırken sütun üzerlerine, Bizans’a dair her hangi bir detay var mı diye baktık ama herhangi bir iz göremedik. Bu mahzenden Ayasofya’ya bir yeraltı yolunun uzandığı, yaygın rivayetler arasında. Biz mahzenin sadece L kısmını gördük. Diğer taraflarına bakamadık. Mahzenin oldukça büyük olduğuna bizim gördüğümüz kısmın mahzenin küçük bir bölümünü oluşturduğuna ne söyleyeyim adım gibi eminim. Çünkü Reşat Ekrem Koçu’nun İstanbul Ansiklopedisi’nde mahzen, Binbirdirek Sarnıcı’nın eşi olarak anlatılıyor.Unutmadan ekleyeyim. Balkapanı’nın girişinde, bir çay ocağı var. Ocağın bir çayını içmeden hana girmeyiniz derim.

Alttaki fotoğraflar, Balkapanı’nda bulunan üstü kubbeyle örtülü odalara ve o odaların altında bulunan Bizans mahzenine ait.

Balkapanı

Bizans mahzeni balkapanı

Not: Balkapanı, Tahtakale’de bulunuyor. Hasırcılar Sokağında.

Bu yaziya 7 yorum yapilmis.

  • Merhaba 80 li senelerin başından itibaren Tahtakale de idim ilk zamanlar hanın altı antrepo olarak kullanılıyordu,bu yapının hala niye restore edilmedigini anlamam.

    • İki kez gittim. Perişan. Rezalet. Bu kadar kıymetli bir yapı. Geriye kalan son kapan.

  • Bu kadar sene Eminönüne giderim hic fark etmedim.Çok teşekkürler..İlk fırsatta gidip bu tarihi yeri ziyaret edeceğim.

  • Teşekkürler hocam. Her gün önünden geçtiğimiz yolda bilmiyorduk.

  • abi mükemmel bir tat acılı ayran

  • cok güzel di:)

  • hasırcılar sokakta sevil çay ocağından acılı ayranı içmeden gezinizi tamamlamayın bence
    harika bir tat…

Bir yorum yapın recep

RSS yapılandırılmış değil.

———————————————————–

————————————————————

———————————————————-

———————————————————-

———————————————————

———————————————————

———————————————————

——————————————————–

————————————————————

——————————————————–

———————————————————

———————————————————–

——————————————————-

———————————————————–

E-mail adresinizi yazın

yeni yazılar posta adresinize gönderilsin
(E-posta adresinize gönderilen linki tıklamayı unutmayın)

——————————————————–

————————————————————

YAZI ETİKETLERİ

———————————————————-

———————————————————–

Yazıların ve fotoğrafların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

————————————————————–

Bu sitede emeğe saygı esastır