web analytics

Ahırkapı’lı bir deniz feneri

Ahırkapı Feneri’nin hikayesi bir deniz kazasıyla başlar.

Marmaralı denizcilerin başının belası şiddetli lodos, her zaman olduğu gibi 1755 yılının bir bahar mevsiminde de olanca gücüyle esip gürlemektedir. Mısır’a ticari ürünler götüren Hacı Kaptan idaresindeki kalyon, bu esip gürleyen lodosa  fazla direnemez ve Kumkapı civarında karaya oturur. Zamanın sadrazamı Said Paşa olayı duyar duymaz soluğu Kumkapı’da alır. Karşılaştığı manzara hazindir: Dev kalyon ve mürettebat, Marmara’nın lüferleri ve istavritleri gibi denizde yüzmektedirler.

Kalyon da mürettebatı da kurtarılır ama Osmanlı ister ki, bir daha bu mevkide böyle şeyler yaşanmasın. Ve Padişah 3.Osman’a “Eğer burada sur üzerinde bir fener yapılıp her gece kandiller yakılırsa, gemiler bu ışığı görüp rotalarını ona göre ayarlarlar, böylece kazaya uğramazlar” telkini yapılır. Padişahta “tiz” der  gereğü yapulsun

Böylece 1755 yılında Ahırkapı Feneri ahşap olarak yapılır. Kalyonlar karaya oturmasın diye de tepesinde her gece kandiller yakılır.

Peki, hikaye burayla biter mi? Tabiki de bitmez.

Yıllar yılları kovalar kandiller kendini fitilli gaz yağı lambalarına, gazyağı lambaları da 1500 watlık elektirikli lambalara bırakır. Ama Ahırkapı açıklarının kaderi nedense hiç değişmez. “Ahırkapı açıklarında karaya oturan Rumen bandıralı kuru yük gemisi, Ahırkapı açıklarında demirleyen Rumen bandıralı tanker” diye başlayan haberler, radyolardan ve bilmem kaç milyar kontrastlı LCD televizyonlardan sık sık yankılanır.

Anlayacağınız, Ahırkapı açıklarının kaderi yüzlerce yıl boyunca hiç  değişmemiştir. İstanbul’da gemilerin resmi karaya oturma yeri olmuştur artık. Ve bu güzel, şık deniz fenerimiz 40 metrelik boyuyla buna engel olamamıştır.

    
                                ( Tam görüntü için fotoğrafların üzerine tıklayın)

Hamiş: Ahırkapı Deniz Feneri 1755 ‘te şu an ki bulunduğu yerden biraz daha ileri de bulunan bir  mevkiye yapılmıştı. Ahırkapı’da çıkan birkaç yangından sonra harap olunca 1857 de Abdülmecit tarafından şu an ki bulunduğu yere betonarme olarak inşa ettirilmiştir. Birkaç onarımdan geçerek günümüze kadar gelmiştir.

Yorum yapmak istermisiniz?

RSS yapılandırılmış değil.

———————————————————–

————————————————————

———————————————————-

———————————————————-

———————————————————

———————————————————

———————————————————

——————————————————–

————————————————————

——————————————————–

———————————————————

———————————————————–

——————————————————-

———————————————————–

E-mail adresinizi yazın

yeni yazılar posta adresinize gönderilsin
(E-posta adresinize gönderilen linki tıklamayı unutmayın)

——————————————————–

————————————————————

YAZI ETİKETLERİ

———————————————————-

———————————————————–

Yazıların ve fotoğrafların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

————————————————————–

Bu sitede emeğe saygı esastır