
Hayat, bazen tesadüflerden trajik kareler oluşturabilir. Tıpkı, 3-5 istavritin bir karede buluşan trajik hayatı gibi. İstavritler bir mekanı sahiplenirler. Şu deniz senin bu deniz benim diye dolanıp gezinmezler. Göç eden balık cinsinden değillerdir yani. Kendilerine muhit olarakta Marmara?nın serin sularını belirlemişlerdir. Tüm hayatlarını bu serin sularda gezerek geçirirler. Ve gün gelir boğaz kıyılarını mekan eyleyen balıkçıların çaparisine bol bol takılıp, […]

Yukarıdaki balık, “taşıdığı silaha değmez bir balık” Ben değil, Evliya Çelebi söylüyor seyahatnamesinde, kılıçbalığını anlatırken. Kılıç gibi bir silahı taşıdığına göre akıllı, savaşkan, ağları yırtan bir balık bekliyor herhalde. Nasıl avlandığını görünce hayalkırıklığına uğramış olmalı. Bir adam Beykoz civarında gemi direğinin tepesine oturup gözcülük edermiş, elinde kocaman bir taşla. Beklermiş sürüler halinde Marmara’ya akın edecek kılıçbalıklarını. Ve Karadeniz’in dalgalarından kurtulan kılıçbalıkları Marmara’ya girdiklerinde, adam elinde ki […]