Belgrad Ormanı sadece bir orman değil, havuzlarla, bentlerle, su kemerleriyle süslenmiş bir su diyarı. Tarih boyunca İstanbul’a hayat veren suyun candamarı.
Sultanahmet Meydanı’na ünlü Mısır Dikilitaş’ını diken İmparator Büyük Theodosius, suyu İstanbul’a getirmek için bentler ve su kemerleri dikince Belgrad Ormanı’da tarih sahnesinde boy göstermeye başlamıştı. Artık o sadece temiz hava sağlayan, kuşların öttüğü, insanları huzura kavuşturan bir doğa parçası değil İstanbul’a temiz, berrak içme suyu sağlayan bir su diyarıydı. Onun içinde Bizans sıkı bir şekilde korudu Belgrad Ormanı’nı. Bu konuda, Bizans’ın 404 yılında yürürlüğe koyduğu emir, tarihin kulağına takılmış altın bir küpe gibidir. Söz konusu emirde Belgrad Ormanı’ndan çalınan her 28,3 gram su için 453,5 gram altın ödeme cezası buyruluyordu. Bizans kesin ve kat’iydi. Osmanlı’da bu konuda Bizans’ın gerisinde kalmadı.
Dal kesenin hakkından gelin
Buyruk padişah II. Mustafa’ya ait. Buyruğa göre Belgrad Ormanı’ndan bir dal kesen acilen bulunacak, atların semerleri ve arabaları parçalanacak, kendilerinin “hakkından gelin”ecekti. Padişah böylece söz konusu Belgrad Ormanı olunca ne kadar hassas olduğunu belirtiyor, dalına bile dokunmayın diyordu.
Bir su diyarı olduğundan Belgrad Ormanı kıymetli bir gül gibi böyle korunmuştu tarihte.
Bugün 6. sınıflarla tarih boyunca kıymetli bir gül gibi korunan Belgrad Ormanı’ndaydık.
ali says:
Ben de çocukken gitmiştim. Öğrencileri bilgilendirmek çok iyi olmuş. Fotoğraflar beni de anılarıma götürdü. Teşekkürler, çok yarralı bir iş